Demek oluyor ki yedikten sonra iki saat içinde mi öldü? | Open Subtitles | يعني أنه مات بعد أقل من ساعتين بعد تناول الطعام ؟ |
Mahkeme öncesi strateji toplantısı iki saat içinde benim ofisimde... ve senin kıçını da orada görmek istiyorum! | Open Subtitles | خطة ما قبل المحاكمة في مكتبي في غضون أقل من ساعتين وأتوقع رؤيتك هناك |
Tüm personelin dikkatine. Fırlatmaya iki saat. | Open Subtitles | إنتباه لكل الموظفون باقى أقل من ساعتين على الأقلاع |
İki ay boyunca, dış dünyayla karşılıklı olarak... ...iki saatten az iletişim kurabildik. | TED | لدينا أقل من ساعتين طريقتان للتواصل مع العالم الخارجي في شهرين. |
Kocanın teslimat için iki saatten az vakti var. | Open Subtitles | زوجك لديه أقل من ساعتين لينهي ما كلفته به |
İki saatten kısa bir süre içinde bu hastalardan bir tanesi hastaneden ağrı kesicilere bağımlı olduğu gerekçesiyle atılacak. | Open Subtitles | في أقل من ساعتين أحد هؤلاء الثلاثة سيتم إخراجه من المستشفى لأنه يزيف الألم ليحصل على مخدرات |
- Gençler, iki saate kalmadan kasabayı boydan boya bombalayacaklar. | Open Subtitles | رجال، انهم سيعملون على تفجير المدينة في أقل من ساعتين |
İki saat önce, henüz iki yaşındaki bir oğlan çocuğu evinin ön bahçesinden kaçırıldı. | Open Subtitles | ,منذ أقل من ساعتين مضت ولد صغير, عمره سنتين اختطف من أمام بيته |
İstasyona ayak basar basmaz, yönlendirmeyi yapıp çıkması için sadece iki saat vakti olacak. | Open Subtitles | بعيدًا عن مدار الأرض، بحلول الوقت الذي ستصل به هناك، سيكون لديها أقل من ساعتين كي تغلقها وترسلها بعيدًا |
İki saat içinde gelebilir ve kazmana yardım ederim. | Open Subtitles | يمكنني التواجد هناك خلال أقل من ساعتين من أجل مساعدتك في الحفر |
İki saat önce evi terkettiğini gören bir komşuyla konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدث لأحد الجيران، يقول أنه شاهدها تغادر منزلها بمفردها منذ أقل من ساعتين. |
Hepsi son iki saat içinde Vegas'a 30 mil yakınlardaki kameralara takılmış. | Open Subtitles | ألتقطتهم من كاميرات المرور ضمن 30 ميلاً في فيغاس في أقل من ساعتين |
İki saatten az vaktin var. Ondan sonra Cezaevleri Müdürlüğü'ne hesap vermeyi göze alıyorum. | Open Subtitles | لديك أقل من ساعتين الآن، بعد ذلك سأخاطر مع مجلس إدارة السجن. |
FTL'e geri dönmemize iki saatten az kaldı. | Open Subtitles | فى أقل من ساعتين قبل أن نقفز الى المسار الضوئى |
Savaşın yönünü değiştirecek bu katliamı önlemek için iki saatten az süremiz var. | Open Subtitles | لدينا أقل من ساعتين لإيقاف المجزرة التي تغير مجرى الحرب |
Ah üzgünüm, iki saatten kısa uçuşlarda, yemek vermiyoruz. | Open Subtitles | اوه، أنا آسفة, ليس هناك أية وجبة على الرحلات أقل من ساعتين. |
Bir araba konvoyu iki saate kalmadan Defiance'a gelir. | Open Subtitles | هناك قافلة من السيارات ستكون (في ديفاينس) في أقل من ساعتين. |
Arkadaşlarımın temin edeceği sahte belgeler kullanılarak, ...iki saatten daha kısa sürede ülke dışına çıkacaklar. | Open Subtitles | باستخدام وثائق مزورة، تم توفيره من قبل شركاء لهم. سيكونون في خارج البلاد في ظرف أقل من ساعتين. |
Bu da bir sabah ben, 18 kiloluk sırt çantasıyla 12 kilometre doğa yürüyüşü yapmıştık, iki saatten daha az bir sürede. | TED | هذا أنا في صباح ذات يوم، عندما قطعنا مسافة سبعة أميال ونصف حاملين حقيبة ظهر وزنها 40 رطلا في أقل من ساعتين. |
First Lady'nin verdiği zamanın bitmesine, iki saatten az zaman kaldı... | Open Subtitles | لدينا أقل من ساعتين قبل أن تنتهي مهلة السيدة الأولى. |