İnsanlar bana kızımın ölümünü sorduklarında, onlara bir kaza olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | عِندما يسألني الناس عن موتِ ابنَتي أقولُ لهُم بأنَ ذلكَ حادثاً |
Sana söylüyorum, benim yerim o üç palyaçonun yanı değil, deliler, özellikle de Beecher. | Open Subtitles | أقولُ لكَ أنا لا أنتمي معَ اولئكَ المُهرجين الثلاثة يا رجُل إنهُم مَجانين. خاصةً بيتشَر |
Şunu söylüyorum, hangimiz seçilirse seçilsin onun için mutlu olmalıyız. | Open Subtitles | أقولُ لكُم هذا، علينا أن نكونَ سُعداء من أجلِ أيٍ مِنا يتمُ اختيارُه |
Dolambaçlı yollardan gidin demiyorum, ama ilk adımınızı atmadan önce, sonuçları hesaba katın, çünkü iyi kötüye dönüşebilir gözünüzü açıp kapatana kadar. | Open Subtitles | أنا لا أقولُ أن تحولوا عنه لكن قبلَ أن تقوموا بالخُطوة الأولى فكّروا بالعواقِب |
Ben bitti dediğimde bitmiş olur. | Open Subtitles | ينتهي الأمر عندما أقولُ بإنه أنتهى |
Büyük bir ruhsal uyanma yaşadığımı söylemiyorum, | Open Subtitles | أنا لا أقولُ أنهُ أتَتني أية صحوة روحية يا سعيد |
Bazıları hâlâ harekete geçme azmimiz konusunda şüphe ediyor. Ama ben de Diyorum ki, harekete geçme azmi bizzat yenilenebilir bir kaynaktır. | TED | ما زال البعض يشكُ أنه لدينا الإرادة للعمل، ولكنني أقولُ أن الإرادة للعمل هي في حد ذاتها مصدر متجدد. |
Hayır! Rol yapıyor, söylüyorum. | Open Subtitles | لا، إنهُ يُمَثِّلُ ذلكَ أنا أقولُ لكِ ذلك |
Siz söylüyorum Bay Nappa mübalağa yapmayı sevmem... ama bu "Cold Blood"dan bu yana yazılmış en iyi gerçek suç kitabı. | Open Subtitles | أقولُ لكَ سيد نابا. أنا لستُ مَيالاً للمُغالاة لكِن رُبما يكونُ هذا أعظَم كِتاب جَريمَة حقيقية منذُ كِتاب الدَم البارِد |
İlk kez olarak bunu yüksek sesle söylüyorum: | Open Subtitles | إنها المَرة الأولى التي أقولُ فيها تلكَ الكلمَة بصوتٍ عالي |
Sana söylüyorum, orospu çocuğu neden bana saldırdı bilmiyorum! | Open Subtitles | أقولُ لَك، لا أدري لماذا هاجمَني اللعين يا رجُل |
Sana söylüyorum adamım bu ihtiyar piçin işi bitmiş. | Open Subtitles | أقولُ لكَ يا رجُل لقد انتهى أمر ذلكَ العجوز اللعين |
Yapabileceğimi biliyorum. Yapmak istemediğimi söylüyorum. | Open Subtitles | أعلمُ أنّ هذا بوسعي لكنّني أقولُ أنّني لا أريدُ هذا |
Yani, geçmişte kaldı. Sadece söylüyorum. | Open Subtitles | ، أنا أعني ، لقد كانت منذُ فترةً بعيدة أنا فقط أقولُ ذلِكٌ |
Ama ben, bugün, burada size söylüyorum petrol için tek çözüm vardır. | Open Subtitles | لكن أنا هنا كي أقولُ لكم, أنَّ العلاج للنفط |
Gerçek sanatın otantik olması gerektiğini söylüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقولُ الفنُ الحَقيقي أنهُ يحتاجَ إلى أن يكون جديراً بالتصديق |
Ben sadece söylüyorum, efendim ama siz düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أقولُ ما ببالي يا سيدي ولكنك تُفكر فيه فحسب |
Yardıma ihtiyacımız yok demiyorum, sadece onunkine ihtiyacımızı yok Diyorum. | Open Subtitles | لا أقولُ أنّنا لا نحتاجُ إلى عون... إنّما ليس عونه. |
Ayrıca saatte üç defa tuvalete gitmene de bir şey demiyorum çünkü ihtiyacın var, biliyorum. | Open Subtitles | ولم أقولُ أيّ شيء عندما تذهب إلى الحمام ثلاث مرّات في الساعة لأنّني أعلم بأنّكَ تحتاجُ لذلك |
Normalde "bel vermek" dediğimde beni gömerdiniz... | Open Subtitles | من عادتكم أن توبخوني بشدة عندما أقولُ أشياء مثل " لقد حلًّ الربيعُ علينا " |
Ben bitti dediğimde işin biter. Dempsey Fransa'da. | Open Subtitles | ينتهي عملكِ عندما أقولُ أنا |
Bunu biliyorsunuz. Çizgiyi aşmadıklarını söylemiyorum tamam mı? | Open Subtitles | لا أقولُ أنّهم لم يتجاوزوا الحدّ، مفهوم؟ |
Diyorum adamım, bunu kaldıramam. Bunu kaldıramam. | Open Subtitles | أقولُ لكَ يا رجُل لا يُمكنني تحمُّل ذلك، لا يُمكنني |