Bana göre bu sadece şu demek, yollarda daha fazla tıklanıklık olacak. | TED | فبالنسبة لي، هذا يوحي الى وجود ازدحام أكبر على الطرقات، لأكون صريحاً. |
Eğer savaşma istekleri bizden daha çok olursa bir daha asla Londra'yı göremeyiz. | Open Subtitles | بما أن لديهم جرأة أكبر على الحرب فلن يرى أحد منا العاصمة ثانية |
Bu günlerde, dekanın öğrenci müfredatı üzerine daha fazla etkisi var. | Open Subtitles | تعرف، في هذه الأيام العميد لديه نفوذ أكبر على منهاج طلابه |
Sanırım bizim oralarda aynı büyüklükte bir iki tane kıyıdaki ovalarda da birkaç tane daha büyük çiftlik var. | Open Subtitles | هناك واحدة أو إثنتان كبيرتان أفترض، هناك من حيث أتيت وبضعـة أخريات أكبر على السهول الساحلية |
Sümkürdüğümde burnumdan daha büyük ve güzel şeyler çıkıyor. | Open Subtitles | أوه رجاءً لدي أشياء أكبر على أنفي و أجمل أيضاً |
Bazen dış görünüşün konusunda biraz daha gayret gösterebilirmişsin gibi geliyor. | Open Subtitles | أنه مجرد أحياناً أشعر أنك لا تعطي جهداً أكبر على مظهرك |
Buraya gelenlerin çoğu, daha çok uzun süreli ilişkiler peşinde. | Open Subtitles | العديد منهم يأتي للبحث عن شيئًا أكبر على المدى الطويل |
Çok erken yaşta, ailem benim dünyayı daha geniş bir açıdan görmemi istedi. | TED | ومنذ أن كنت صغيرةً جداً أراد والداي أن تكون لي نظرة أكبر على العالم |
Bu durum memelilerde empati üzerine yapılan tüm araştırmalarda geçerli, dişiler erkeklerden daha çok empati sahibi. | TED | وهذا صحيح بالنسبة لكل الدراسات حول التعاطف لدى الثدييات بأن الإناث لديهم قدرة أكبر على التعاطف من الذكور. |
Yetişkin mercanlar dünyamıza uyum sağlama konusunda daha az istekli olsalar da bunu yapabilirler. | TED | ربما هي قادرة على التكيّف بسهولة أكبر على كوكب الإنسان هذا. |
Bugün milyarlarca insan iletişim araçlarına sahip, bilgiye daha fazla erişim mümkün ve eskiye kıyasen tesir gücü daha yüksek. | TED | اليوم ملايين المواطنين لديهم أدوات أكثر. وإمكانات أكبر للوصول للمعلومات. قدرة أكبر على التأثير أكثر بكثير من ذي قبل. |
Ama kitapta daha kalıcı bir etki yaratabilecek başka bir bölüm daha vardı. | TED | ولكن فصلاً آخر من هذا الكتاب ما قد يكون له تأثير أكبر على الدوام. |
Cansız bir cisim olan araç, kamu politikası üzerinde bu vatandaş grubundan daha fazla söz sahibi. | TED | تتمتع السيارة والتي تعد من الجمادات بسلطة أكبر على السياسة العامة ممّا تتمتع به هذه الفئة من المواطنين. |
daha da yükseğe tırmanmak yer çekiminin daha çok azalmasına yol açardı, ama kaçmaya yetecek kadar değil. | TED | الوصول لارتفاعات أكبر سيؤثر بشكل أكبر على تأثير الجاذبية، ولكنك لن تهرب منها. |
Belki de başka hiçbir hayvan insanlık tarihinin seyrinde daha büyük bir etki bırakmamıştır. | Open Subtitles | ربما لا يوجد لحيوان آخر تأثير أكبر على مدار التاريخ البشري. |
Merak etme iyileşecektir. büyük hayvanlar daha dirençli olur. | Open Subtitles | لا عليكِ، سيشفى، فالحيوانات الأكبر تتّسم بقدرة أكبر على الشفاء |