Sanırım o benden, benim ondan korktuğumdan daha çok korktu. | Open Subtitles | أعتقد هو يُدرَكُ بأنّه أكثرُ خوفاً منّي مِنْ أَنا منه. |
Doğrusu Debra'nın bu kadar üzgün görünmesi beni daha çok üzüyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، أَنا أكثرُ أزعجْ وفَاجأَ الذي ديبرا يَبْدو منزعجُ جداً. |
Hem de sarışınlar daha çok eğlenir. | Open Subtitles | إضافةً إلى ان الشقراوات عِنْدَهُنّ مرحُ أكثرُ. |
Benim buradaki bütün zencilerden daha fazla İtalyan olduğumu söylerdi. | Open Subtitles | قالَ أني أكثرُ إيطاليةً من أي زِنجي في هذا المكان |
Okuduğuma göre, onlardan korktuğumuzdan daha fazla onlar bizden korkarlarmış. -Doğru mu? | Open Subtitles | قَرأتُ بأنّهم عِنْدَهُمْ خوفُ أكثرُ منّا الواحد الذي نا منهم، لا وحقيقةَ؟ |
Holly'nin şu anda her neyse, bizim bildiğimizden çok daha fazlası. | Open Subtitles | لا. مهما هولي الآن، هي أكثرُ مِنْ فقط معلومات كما نَعْرفُه. |
Belki biraz daha açık fikirli olsaydın ve bu konulara kafa yorsaydın, hepimiz için hayat daha iyi olabilirdi. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا إذا أنت يَكُونُ أكثرُ إنفتاحاً ويَعتقدُ حول هذه الأشياءِ، الحياة قَدْ تَكُونُ أفضلَ لكلّنا. |
Şimdiye kadar en çok gurur duyduğum intern sensin. | Open Subtitles | أَنا أكثرُ فخور بك مِنْ أنا سَبَقَ أَنْ كُنْتُ أبداً مِنْ طبيب مقيمِ. |
Kolyeyi çaldı ve oğlu gelmeseydi daha da fazla şey çalacaktı. | Open Subtitles | كَانتْ تَسْرقُ ذلك العقدِ وهي أَخذَ أكثرُ وكانت ستأخذ الكثير ولو لم يرجع الابن |
Sadece şu an daha çok kötü yönlerini dinleme havamdayım. | Open Subtitles | أَحْزرُ أنا مُجَرَّد أكثرُ في المزاجِ للسَمْع عن له النوعيات السلبية الآن. |
Nasıl tarif etsem bilmiyorum ama daha çok sadelik. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ كَيفَ يَصِفُه، لَكنَّه بسيطُ أكثرُ. |
- Keşke konuşacak daha çok zamanımız olsaydı. | Open Subtitles | شكراً لكم. أَتمنّى حقاً كَانَ عِنْدَنا وقتُ أكثرُ لكَلام، |
Bu da seni amacına, yani hayattan daha çok zevk almana bir adım daha yaklaştırır. | Open Subtitles | الذي يَجْلبُك أقرب خطوةَ الواحدة إلى هدفكَ، سَيكونُ عِنْدَهُ سرورُ أكثرُ في الحياةِ. |
Keşke daha çok vakit geçirsek diye düşünüyorum, ya sen? | Open Subtitles | أَتمنّى بأنّنا كَانَ عِنْدَنا وقتُ أكثرُ سوية، أليس كذلك؟ |
Bu daha çok "Doğal Seleksiyon" ile ilgili bir soru "en gelişmiş olan kazanır" kuralı, eş seçimini de kapsıyor. | Open Subtitles | هو أكثرُ سؤال الإختيارِ الطبيعيِ، الذي، أولاً وقبل كل شيء، يَتضمّنُ إختيارَ صاحب. |
Böyle büyük işlere girmeden önce daha fazla sermayen olmasını beklemelisin. | Open Subtitles | إنتظار حتى عِنْدَكَ إحتياطيات فائضةُ أكثرُ أمامك يَرْفعُ نفسك تَحْبُّ ذلك. |
Bu boruda sendekinden daha fazla mantar var. | Open Subtitles | هذا الإنبوبِ لَهُ بَرَنْقِيل بحر أكثرُ من ما معك |
Ellerinde polisten daha fazla ateşli silah var. Ne tarafa? | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ قوّة ناريةُ أكثرُ مِنْ قسمِ الشرطةَ. |
Belli ki benim karınıza olan inancım, sizinkinden daha fazla. | Open Subtitles | عِنْدي ثقةُ أكثرُ في زوجتِكِ منك يَعمَلُ. |
Bunun nedeni, dangalak bir koçtan fazlası olmalı. | Open Subtitles | هذا أكثرُ بكثير من كونه عن مُدربُ واحد أحمق |
Hayatta yiyişmekten fazlası olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأنّهُ يوجدُ في الحياةِ أكثرُ مِن مُجرّد المُضاجعة |
30 saniyeden biraz daha uzun düşünmeye ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عَنْ إعْطائه أكثرُ مِنْ 30 ثانيةِ مِنْ الفكرِ؟ |
Hayatın mahvolduğunda en çok güvendiğin insan tarafından yüz üstü bırakılmak. | Open Subtitles | عندما تنهار حياتك، يخذلك أكثرُ من تعتمدين عليه. |
- Buna bu kadar sevinmen, işi daha da zorlaştırıyor. | Open Subtitles | لا تَفرَحي كثيراً في الأمر ذلك يجعلهُ أكثرُ صعوبةٌ |