Bu olası ihmallere ve zamansız ölümüne rağmen, hayatta kalan, yirminci yüzyıl şairi tarafından yapılan en olağanüstü çalışmalarından biridir. | TED | بالرغم من هذه الهفوات ووفاتها المبكرة، ما بقي من أعمالها يُعتبر من أكثر الأعمال استثنائيةً في شعر القرن العشرين. |
Size şimdiye kadar yaptığım en zorlu işten bahsedeyim. | TED | دعوني أحدثكم عن أكثر الأعمال تحديًا قمت بها على الإطلاق. |
Yine insanı çok kötü baştan çıkaran, dünyanın en harika işinin tam ortasında buldum kendimi. | Open Subtitles | عندما كنت أُرمى في وسط أكثر الأعمال سحراً في العالم |
20. yüzyılın en önemli kabul edilen felsefi çalışması. | Open Subtitles | أكثر الأعمال الفلسفية تأثيراً في القرن العشرين |
20. yüzyılın en önemli felsefi çalışması. | Open Subtitles | أكثر الأعمال الفلسفية تأثيراً في القرن العشرين |
Ya da belki sana elimdeki en zor işi verir ve seni son nefesini verene dek çalıştırırım. | Open Subtitles | او ربما استطيع إعطائك أكثر الأعمال صعوبة وستعملين فيه حتى تلفظي نفسك الأخير |
Aynı zamanda, en tatmin edici. | Open Subtitles | حسناً إنه أكثر الأعمال بعثاً إلى الرضا كذلك |
Şeker çocuklar kariyerimin... en önemli çalışmasıydı. | Open Subtitles | أطفال السكر ربما يكون أكثر الأعمال أهمية بالنسبة لي |
Altar Panosu'nun en çok arzulanan sanat eseri olduğu yazıyor. | Open Subtitles | مكتوب أن لوحة المذبح أكثر الأعمال الفنية طلبا |
biliyorsun, bazen bize en anlamlı gibi gelen bir iş may seem meaningless to us. bizim için anlamsız olabilir. | Open Subtitles | تعرف, بعض أكثر الأعمال أهمية التي نقوم بها قد تبدو بلى معنى لنا |
Kif, en fazla küçük düşürecek iş hangisi? | Open Subtitles | ما أكثر الأعمال لدينا إذلالاً ؟ |
Bu dünyadaki en kolay iş. | Open Subtitles | أنه أكثر الأعمال سهولة بالعالم |
Senin içlerindekilerin en reziliydi. | Open Subtitles | وعملك أنت يعتبر أكثر الأعمال فساداً |
Bu emeğin anlamı çok büyük, bu resmi yalnızca şunun için size göstermek zorundayım: Bu insanların sergilediği cesaret ve insanlığın, sonucu değiştiremeseler bile yaptıkları işin bir insan olarak yapılabilecek en anlamlı işlerden biri olduğunu açıkça göstermek için. | TED | ولهذا العمل معنى كبير، لدرجة أنه حين أضطر أن أعرض عليكم هذه الصور لتكون دليلًا وبرهانًا أن الشجاعة والإنسانية التي يظهرها هؤلاء الأشخاص يجعل مما يقدمونه عملًا من أكثر الأعمال النبيلة بوسعنا تقديمها كبشَر، ومع ذلك لا تجري الأمور كما هو مخطط لها. |
Sosyal adaletten konuşuyordum ve bir profesyonel olarak en adaletsiz hareketi, insanlarda bilgi alarak ama onların adını vermeden bu bilgiyi paylaşıp kendime rant sağlayarak danışmanlık yaparak, makaleler yazıp, bunları dergilerde yayınlayıp, konferanslardan davetler alarak, başka danışmanlık işleri alarak ben sürdürüyordum | TED | كنت أتحدث عن العدالة الاجتماعية، ولكني كنت في نفس الوقت أمارس أكثر الأعمال ظلمًا بأن آخذ المعرفة من الناس، ثم لا أذكرهم، أصبح ثريًأ بسبب هذه المعرفة عن طريق مشاركتها مع الآخرين، وعمل الاستشارات، وكتابة الأبحاث، ونشر هذه الأبحاث، وأدعى إلى المؤتمرات، وأحصل على استشارات، وكل ما يتبادر إلى عقولكم. |
Bu belki de Edelman'ın en düşündürücü çalışması. | Open Subtitles | وهذه لعلها لـ(إيدلمان) أكثر الأعمال أنعكاساً |