Asla koşmazdı ama daha beyaz ve daha boş olan yere gelene kadar koştu, koştu, koştu. | Open Subtitles | و لكنه ظل يجرى و يجرى و يجرى حيث كانت أكثر بياضاً و أكثر فراغاً |
Beyazlarınız daha beyaz, renklileriniz daha canlı görünür. | Open Subtitles | الأبيض يخرج أكثر بياضاً و الملون يخرج مضيئا |
Ayaklarım seninkilerden daha beyaz değil. Kendini daha iyi hissetmen için sana öyle söyledim. | Open Subtitles | و قدميّ ليست أكثر بياضاً من خاصتك ، لقد أخبرتك بهذا لتشعري بتحسن |
Şimdi bizi daha zayıf, daha pürüzsüz ve daha beyaz göstermesi için başka bir uygulama kullanıyor. | Open Subtitles | الآن أنها تستخدم التطبيق آخر ليجعل بشرتنا تبدو أكثر نعومة و أكثر بياضاً |
Gökyüzü daha mavi! Kar daha beyaz! | Open Subtitles | السماء أكثر زراقاً الثلج أكثر بياضاً |
daha beyaz değil Tanrım, Dani, bize karşı ırkçı değilim. | Open Subtitles | ليس أكثر بياضاً يا إلهي يا (داني) أنا لستُ عنصرية |
Dişlerin daha beyaz görünüyor. | Open Subtitles | أسنانك تبدو أكثر بياضاً |
Hiçbir şey benim büyük ibne götümden daha beyaz değildir. | Open Subtitles | "لا شيئ أكثر بياضاً من مؤخرة صديقى" |
Vay canına, işe yaramış! daha beyaz olmuş. | Open Subtitles | أوه لقد نجحت أكثر بياضاً! |
Fuji dağındaki kardan bile daha beyaz. | Open Subtitles | إنّها أكثر بياضاً من جبال (فوجي). |