Kendini kutsal görevde sanan aşağılık bir heriften daha tehlikeli ne olabilir? | Open Subtitles | لا يوجد شئ أكثر خطورة من احمق يظن أنه في مهمة مقدسة |
Daha önce keşfettiğimiz her şeyden daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | بدأت أعتقد بإنها أكثر خطورة من أي شيء قد عرفناه |
Aslında bu, şifreleri bir yere yazmaktan daha tehlikeli. Çünkü bu durum sizi saldırganlara karşı açık duruma getirecektir. | TED | في الواقع هذا أكثر خطورة من تدوين كلمة المرور الخاصة بك لأنه يجعلك أكثر عرضة للمهاجمين |
Bu durum ondan daha ciddi. Daha önce hiç kaçmamıştı. | Open Subtitles | الأمر أكثر خطورة من هذا فهي لم تختفي من قبل |
Gelip sana bakmam gerek çünkü gripten daha ciddi bir şey olabilir. | Open Subtitles | حسنا، ينبغي أن آتي لأتفحصكِ، لأنه قد يكون شيئا أكثر خطورة من الأنفلونزا. |
O yüzden bu özel timi kurma fikrini kabul ettim. Çünkü hapisten kaçmış bir mahkûmdan daha tehlikelisi yoktur. | Open Subtitles | لهذا السبب وافقت على تكوين هذه الفرقة، لأنّه ليس هنالك أكثر خطورة من هروب مُـدان |
Bence elini ondan daha tehlikeli bir şey yakmış. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك شيئا كثيرا أكثر خطورة من الذي أحرق يدك. |
O çiftci benim icin normal bir ciftciden cok daha tehlikeli. | Open Subtitles | إنه أكثر من مجرد مزارع أكثر خطورة من كونه مزارع |
O çiftci benim icin normal bir ciftciden cok daha tehlikeli. | Open Subtitles | إنه أكثر من مجرد مزارع أكثر خطورة من كونه مزارع |
Bu çocukların çoğu, onları gönderdiğimiz çölden daha tehlikeli yerlerde büyümüştür. | Open Subtitles | نشأ الكثير من هؤلاء الفتيان في أدغال أكثر خطورة من الصحراء التي نرسلهم إليها. |
Keşke seni de yanıma alabilseydim ama benimle gelmen, burada kalmandan çok daha tehlikeli olur. | Open Subtitles | أتمنـّىَ لو بإمكاني أصطحابكَ، لكن مرافقتي أكثر خطورة من بقائكَ هنا. |
Riskli olduğunun farkındayım ama içimizde hain olması çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | ..حسنا اعرف.. انها مخاطرة ولكن هذا أكثر خطورة من أن يكون لدينا خائن في وسطنا. |
Dünyada elinde silah olan bir adamdan daha tehlikeli şeyler var. | Open Subtitles | على مدار الساعة هناك أشياء في هذا العالم أن العديد من هي أكثر خطورة من رجل يحمل بندقية. |
Onu değiştirdiler. Önceki halinden daha tehlikeli olduğu ortada. | Open Subtitles | لقد غيروه، من الواضح انه أكثر خطورة من قبل |
Yani beyin sarsıntısı şeytan tırnağından daha tehlikeli bir şey değil. | Open Subtitles | وبالتالي فالإرتجاج العقلي ليس أكثر خطورة من سَأَف الأظافر |
Ama yemin ederim Avustralya'da buradakilerden daha tehlikeli şeyler var. | Open Subtitles | ولكنّى أعدك, لديهم أشياء فى إستراليا أكثر خطورة من اى شئ هنا |
Belli ki durum bundan daha ciddi ve June Hala acilen babanın yanına gitmemiz gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الأمر أكثر خطورة من ذلك و عمتك تعتقد أنه من الضروري أن نتواجد هناك الآن |
Belki farkında değilsin ama bu karını aldatmandan çok daha ciddi bir durum. | Open Subtitles | لأنه في حالة أنك لم تكتشف بعد, هذا أمر أكثر خطورة من خيانتك لزوجتك. |
Düğününü kaçırmaktan daha ciddi ne olabilir? | Open Subtitles | ماذا قد يكون أكثر خطورة من التغيب عن زفافك؟ |
Bence durumun bundan biraz daha ciddi. | Open Subtitles | أظن أن الأمر أكثر خطورة من ذلك |
- Düşüp dudağını patlattığını söylüyor ama acaba daha ciddi bir şey mi var diye merak ediyorum. | Open Subtitles | -أخبرتني أنها سقطت وجرحت شفاهها ولكني أعتقد أن الأمر قد يكون أكثر خطورة من ذلك. |
Bir güruhtan daha tehlikelisi yoktur. | Open Subtitles | لا شيء أكثر خطورة من الغوغاء من الأفضل ألا نتدخل |