Canımı en çok yakansa, bununla ilgili bir fikrinin olmamasıydı. | Open Subtitles | و أكثر ما يؤلمني أنه لم تكن لديك أدنى لمحة |
Ama beni en çok korkutan, bir daha sörf yapamayabileceğimdi. | Open Subtitles | لكن أكثر ما يخيفني، هو عدم قدرتي على التزلج ثانيةً. |
Söyleyin Sör Loras hayatta en çok istediğiniz şey nedir? | Open Subtitles | أخبرنيسيرلوراس ماهو أكثر ما ترغب به في هذا العالم ؟ |
Bir kaç çizik, ama daha çok şok. | Open Subtitles | بعض الكدمات ولكن أكثر ما أثر فيها الصدمة |
Örneğin, pompalar, motorlar en büyük kullanımı, sıvıları boru aracılığıyla taşır. | TED | على سبيل المثال تقوم المضخات,وهي أكثر ما تستخدمه المحركات, بنقل السائل عبر الأنابيب. |
Ancak şu kadarını biliyorum ki fırtına patladığında, herkes kendi yapısına uygun davranır. | Open Subtitles | لكن هذا أكثر ما أعلم ، عندما تهدأ العاصفة فكل رجل يتصرف وفقاً لطبيعته |
Yapıyı. en çok ise göğsümde hissettiğim o duyguyu seviyordum. | Open Subtitles | ولكن أكثر ما علقني به هو ذلك الإحساس في صدري |
Beni en çok öfkelendiren ona bana bunu yapmasına izin vermemdi. | Open Subtitles | أكثر ما يغضبني هو أني سمحت لها أن تفعل هذا بي |
Beni en çok şaşırtan... bu toprağın nem tutması oldu. | Open Subtitles | أكثر ما يفاجئني هو أن احتباس الرطوبة في هذه التربة |
Kızının ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası en çok dikkatini çeken değişikliğin utangaçlık düzeyindeki değişim olduğunu söyleyen bir arkadaşımın çok güzel bir anektodu var: | TED | لديّ حكاية لطيفة من أحد أصدقائي إذ يقول بأن أكثر ما لاحظه في ابنته المراهقة قبل وبعد البلوغ هو مستوى إحراجها أمامه. |
Beni en çok endişelendiren durum, bütün Suriyeli mültecilerin yarısının çocuk olması. | TED | أكثر ما أجده مدعاة للقلق هو أن نصف اللاجئين السوريين هم من الأطفال. |
Fakat bana döngüsel ekonomi hakkında en çok ilham veren şey gençlere ilham verme yeteneğiydi. | TED | لكن أكثر ما ألهمني في الاقتصاد الدائري قدرته على إلهام الشباب. |
Bir gün içerisinde, Google, Lycos ve Yahoo gibi arama motorlarının tümünde en çok aranan terim olmuştu. | TED | فخلال يوم واحد، كانت أكثر ما تم البحث عنه عبر محركات غوغل وليكوس وياهو. |
Ama nazikliğin nasıl para ettiği hakkında daha da büyük bir hikâye vardır ve liderlik hakkında en önemli sorulardan biriyle ilişkilidir. İnsanlar liderlerinden en çok ne ister? | TED | ولكن هناك قصة أكبر عن جدوى الدماثة، وهي مرتبطة بأحد أهم الأسئلة عن القيادة: ما أكثر ما يريده الناس من قائدهم؟ |
Beni en çok etkileyen, kaçışan insanlar oldu, özellikle de korku dolu gözlerle bakan çocuklar. | TED | ولطالما كان صراخ الناس وفرارهم أكثر ما أثر بي، وبالأخص منظر الأطفال المرعوبين. |
Eğer kadınların öfkesine yanıt olarak en çok neyden korktuklarını sorarsanız, şiddet demiyorlar. | TED | إذا سألت النساء عن أكثر ما يخشونه كردّ فعل على غضبهن، فلن يقلن العنف. |
Fakat en çok acıtanı, "En Kötü Giyinenler" listesine çıkmamdı. | TED | ولكن أكثر ما يؤلم أن أوضع على قائمة "أسوأ الأزياء" |
Senden nefret eden adam. Gebermiş ve gömülmüş olmanı dünyadaki her şeyden daha çok isteyen adam! | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي أكثر ما يوده من أي شيء أن يراك ميتاً و مدفون. |
Senin gibi vatan hainlerini asılmalarını ve ölene kadar acı çekmelerini izlemekten daha çok zevk aldığım hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | أكثر ما أحبه هو أن أشنقك كخائن وأشاهدك ترتجف حتى تموت |
Senin gibi vatan hainlerini asılmalarını ve ölene kadar acı çekmelerini izlemekten daha çok zevk aldığım hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | أكثر ما أحبه هو أن أشنقك كخائن وأشاهدك ترتجف حتى تموت |
Sanırım senin en büyük endişen, insanların aslında bunun güvenli olduğunu düşünerek çok erken gaza gelmesi ve işleri geriletebilecek kötü bir olay gerçekleşmesi. | TED | أظن أن أكثر ما يقلقك هو أن الناس ربما يعتقدون مبكرًا جدًا أن ذلك آمن، وأنه قد يحدث حادث مروّع يعطّل الأمور. |
Ama benim için geldiklerinde benimle birlikte götürebildiğim kadarını da götüreceğim. | Open Subtitles | لكن عندما يأتون لي سآخذ أكثر ما يمكن منهم معي |