Bu olayda, babasız bir çocuktan daha fazlası olduğunu duymak istiyorum. | Open Subtitles | أردتك أن تعلم أن هذا أكثر من مجرد أبن يفتقد أباه |
Evet, ama bir kaç kalp kırıklığından daha fazlası oldu. | Open Subtitles | نعم،ولكن كان هناك أكثر من مجرد القليل من كسرات القلب |
Bu, dokunsal ipuçların anlamlara rastgele atanmasından daha fazlasını gerektirir. | TED | ويحتاجُ ذلك أكثر من مجرد تعيين معانٍ عشوائية لإشارات لمسية. |
Güneşi örten sağanak yağmurdan çok daha fazla bir şeydi. | Open Subtitles | كان الأمر أكثر من مجرد مرور بعض السحاب عبر الشمس |
Fakat sadece bir hikâye olmaktan daha fazlası olmuş olabilir mi? | Open Subtitles | ولكن هل يمكن ان تكون إنها كانت أكثر من مجرد قصة؟ |
Beni germesi için eski okulumu ziyaret etmekten daha fazlası gerekli. | Open Subtitles | قد يتطلب الأمر أكثر من مجرد زيارة لمدرستي القديمة ليجعلني أتوتر |
Bitmiş projenin bir enerji santralinden daha fazlası olması gerekiyordu. | TED | المشروع النهائي من المفترض ان يكون ليس أكثر من مجرد محطة طاقة. |
Müzik, sahip olduğumuz en evrensel dil, bir lehçe ve ya dilden çok daha fazlası. | TED | الموسيقى هي أكثر اللغات التي نمتلكها عالميةً، فهي أكثر من مجرد لغة أو لهجة محكية. |
Görüyorsunuz ki, sıvı metal bataryanın hikâyesi bir teknoloji icat etmekten daha fazlası, bu bir mucit yetiştirme planı, tam spektrum. | TED | كما ترون، قصة بطارية المعدن السائل هي أكثر من مجرد قصة لابتكار تكنولوجي، إنها مخطط لابتكار مخترعين، الطيف الكامل. |
Ve o an fark ettim ki Movember bir bıyıktan, bir şakdan çok daha fazlası var. | TED | ومنذ تلك اللحظة ، فهمت بأن موفمبر أكثر من مجرد شارب ، أكثر من مجرد مزحة |
Sadece kalmak için bir yerden daha fazlasını arıyor olabileceğini ummuştum. | Open Subtitles | تمنّيت لو انك كنت طلبت منى أكثر من مجرد مكان للبقاء |
İkiniz de iyi biliyorsunuz, yaban mersinli, enfes bir krepten daha fazlasını yapabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنّ كلاكما مدركان أنني قادر على أكثر من مجرد صنع نسيج البيض |
İşyeri karım olmaktan çok daha fazlasını istiyorsun, tamam mı? | Open Subtitles | أنتِ تريدين أن تكونين أكثر من مجرد زوجة عمل، حسناً؟ |
Evet ama benim için bir enişteden çok daha fazlasıydı, değil mi? | Open Subtitles | نعم ، لكنه كان أكثر من مجرد عم لي ، أليس كذلك؟ |
Bu yetenek daha çok bir lanettir. Kirsten'ın zaman anlayışı yoktur. | Open Subtitles | هذه الهبة أكثر من مجرد لعنة كريستين ليس لديها إحساس بالوقت |
Bu sefer dikişten daha fazlasına ihtiyacın olacak gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّك هذه المرّة ستحتاج إلى أكثر من مجرد التقطيب |
Bak,ben bir hasat uçağından daha fazlasıyım. | Open Subtitles | أنظر, أنا أكثر من مجرد طائرة لرش المحاصيل فحسب |
Yo, yo, yo, yo, sadece bir yemekten daha fazlasıydı. | Open Subtitles | لقد كان غداءً كلا, لقد كان أكثر من مجرد غداء |
Genç avcı için, avdan ona düşen pay yiyecekten daha öte birşey. | Open Subtitles | بالنسبة للصياد الشاب , كان نصيبه من اللحم أكثر من مجرد طعام |
Birleşik Devletler Başkanı'nın büyük kayıp aşkı bir fahişeden başka bir şey değil. | Open Subtitles | الحب الكبير خسر رئيس الولايات المتحدة. انت لا شيء أكثر من مجرد عاهرة. |
Genç adam, suçlandığın "güvenlik kameralarını çalma" fiili basit bir vandalizmden fazlasıdır. | Open Subtitles | إيها الشاب سرقتك لآلات التصوير تلك كانت أكثر من مجرد فعل تخريبي |
Orada hapsolmuş değiller ve savaşmaktan da fazlasını yapıyorlar. | Open Subtitles | ليسوا محبوسين وما يفعلونه أكثر من مجرد قتال |
Bir telefon yüzeyde göründüğünden çok daha fazlasıdır. | TED | يُعتبر الهاتف أكثر من مجرد ما يظهر على السطح. |