O bölgede bir yol çetesi olduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | لقد أكدوا ذلك .. كانت توجد عصابة طريق سيئة بتلك المنطقة |
Volkanik patlamaların hepsinin piramit alanlarında olduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | لقد أكدوا بأن كل الثورات البركانية حدثت على مواقع الهرم |
Beyaz Saray nükleer patlamayı doğruladı. Başkan yakında ulusa seslenecek. | Open Subtitles | البيت الأبيض أكدوا الإنفجار الرئيس سوف يخاطب الأمة قريبا |
Doğrulandı. VPD, cinayetleri doğruladı. | Open Subtitles | مؤكد دائرة البوليس أكدوا عمليات إطلاق النار |
Bakım bölümü kötü bir koku nedeniyle Hayvan Kontrol merkezinin arandığını onayladı. 2. kattaki havalandırma borularında ölü bir kedi bulmuşlar. | Open Subtitles | الصيانه في المبنى أكدوا الاتصال في مركز الحيوان بخصوص رائحة كريهه. لقد وجدوا قطة ميتة في فتحات التهوية في الطابق الثاني |
Bağımsızlık Bildirgesi'nin çalınmasının mümkün olmadığı konusunda temin ettiler. | Open Subtitles | لقد أكدوا لنا أن الإعلان لا يمكن أن يسرق |
Melrose'daki bir görgü tanığı çocukların hikâyesini doğruluyor. | Open Subtitles | شهود عند شاحنة الغذاء فى شارع ميلروز أكدوا روايه الفتى |
Bilgi işlemciler, kule sisteminin düzgün bir şekilde çalıştığını onayladılar. | Open Subtitles | التقنيين أكدوا أن أنظمة البرج كانت تعمل بشكل سليم |
Geçen birkaç yıl içinde Sebastian Renner ile bir ilişkisinin olduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | أكدوا بأنه كان في علاقة مع " سباستيان رانير " للسنوات الماضية |
Derisi yüzülen kurbanlarının bizimkilerle bağlantılı olduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | لقد أكدوا أن الضحية من ضحايا السلاخ |
Pekâla, az önce doğruladılar iki bombacı da, aynı caminin cemaatinden. | Open Subtitles | -حسناً،إنهم أكدوا ذلك. -إثنين من الإنتحاريون عضوين بنفس المسجد. |
Böylece Jenner, inek çiçek hastalığına yakalanmış insanları bulmak amacıyla etrafı dolaştı ve sahiden de bu insanlar çiçek hastalığına yakalanmadıklarını doğruladılar. | Open Subtitles | ومن ثَمَّ بدأ جينر السفر بالجوار محاولاً اكتشاف أي شخص اصيب بجدري البقر وبثقة تامة، أكدوا جميعاً أن لا أحد فيهم قد اصيب بالجودري |
Tüm çekim boyunca senin burada olduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | وكلهم أكدوا بانك كنت هنا طوال الوقت. |
Annesi, kardeşi, amcası ve en iyi dostu bir yıldır kimseyle çıkmadığını doğruladı. | Open Subtitles | أمه، أخوه عمه، صديقه المقرب كلهم أكدوا أنه لم يواعد منذ أكثر من عام |
Beşinci de gizli bir kaynak olmakla birlikte hikâyeyi doğruladı ve bana mühimmat manifestosunun bir kopyasını sağladı. | Open Subtitles | خمسة مصادر سرية أكدوا القصة بالإضافة إلى نسخة من بيان ذخائر الحرب |
Adli toksikoloji köygöçüren zehirlenmesi olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | خبراء السموم أكدوا أنها ماتت بسبب تغطيتها بسم |
Tesisindeki ajanlarım nainsanları tedavi etmeye çalışmadığınızı onayladı. | Open Subtitles | عملائي بمنشأتكم أكدوا لي أنكم لا تحاولون علاج اللا بشر |
Söylemeliyim ki bunu duyduğumuza çok sevindik çünkü ekibim az önce, uzun zaman önceki gizli bir hamileliğin doğruluğunu onayladı. | Open Subtitles | حسناً، عليّ أن أخبرك بأني سعيدة جداً لسماع ذلك، لـأن زملائي بالفريق قد أكدوا للتو، معلومات قد وصلت إلينا عن حمل ظل سراً لفترة طويلة. |
15 kişi bunu onayladı. | Open Subtitles | خمسة عشر شخص أكدوا ذلك |
Yıldızgeçidi Programı gibi bir şey olmadığına dair beni temin ettiler. | Open Subtitles | ...لقد أكدوا لي ليس هناك أي شيء مثل برنامج بوابة النجوم |
Bağımsızlık Bildirgesi'nin çalınmasının mümkün olmadığı konusunda temin ettiler. | Open Subtitles | أكدوا لنا أن الإعلان لا يمكن أن يُسرق. |
Bürosundaki yedi denizci, biz gidene kadar malzeme bölümünde olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | ْ7 بحارة في مكتبه أكدوا إنه كان في وحدة المؤن -حتى ظهرنا |
Kızların çiftçilik programı için gönüllü olduklarını ve okul biter bitmez Amerika'dan ayrıldıklarını onayladılar. | Open Subtitles | أكدوا بأن الفتيات قد سجلوا في منظمة زراعية تطوعية و تركوا الولايات المتحدة مباشرة بعد التخرج |
Görgü tanıkları onun histerik davrandığını Latince konuştuğunu ve kendi kolunu kırdığını söylediler. | Open Subtitles | شهود العيان أكدوا أنها كانت فى حالة هيستيريا وكسرت ذراعها |