Ben de ona bir tane bile olmadığı konusunda güvence verdim. | Open Subtitles | ،وأنا أكدّت لها أنّه لا يوجد ثُمّ قابلتها |
Spencer'ın annesi ilgileniyor. Bana iyi olacağına dair güvence verdi. | Open Subtitles | ، والدة سبنسر ستتكلف بذلك ولقد أكدّت لي بأنك ستكونين بخير |
Ayrılığınızın dostça olduğunu konusunda bana güvence verdi söylemeliyim ki çok imrendim. | Open Subtitles | أكدّت لي أن إنفصالكما كان وديّاً والذي يجب أن أقر أنه أعجبني كثيراً. |
Julia duello sırasında orada sadece kendisinin olduğunu onayladı. Başka kimse bilmiyormuş. | Open Subtitles | أكدّت (جوليا) أنها كانت الشخص الآخر الوحيد الحاضر أثناء المبارزة ، لم يعرف أيّ أحدٍ آخر |
Scott'ın karısı da beraber doğruca eve gittiklerini onayladı. | Open Subtitles | أكدّت زوجة (سكوت) أنّهما ذهبا إلى البيت مباشرة أيضاً |
Portland Polis Karakolu, "ateş edildi" raporunu onayladı. | Open Subtitles | شُرطة مدينة (بورتلاند) أكدّت حدوث إطلاق للنار.. |
Polis kaynakları, bugünkü saldırının Joe Carroll'un işi olmadığını onayladı. | Open Subtitles | مصار الشرطة أكدّت أن عنف اليوم لم يكن من فعل (جو كارول). |