Bu doğru. Yine de burada, Oxford'daki kilisemde çok uzaklarda meydana gelen olaylardan yarı kopuk haldeyken bile inancımız zedelendi. | TED | هذا صحيح. مع هذا ها نحن في كنيستي في أكسفورد شبه منفصلين عن الأحداث التي حدثت بعيداً جداً, لكن إيماننا قد تأثر. |
1950'li yıllarda Oxford şehrinde, olağanüstü bir doktor vardı. Bu sıradışı kişinin adı Alice Stewart'tı. | TED | في أكسفورد إبان الخمسينيات، كان هنالك طبيبة رائعة واستثنائية جدا، تسمى أليس ستيوارت. |
Bir süre önce Oxford Üniversitesi'nde bunun üzerinde çalışmaya başladık, ve çok basitten başlamaya çalıştık. | TED | الآن ، بدأنا العمل على ذلك منذ فترة في جامعة أكسفورد وحاولنا أن نبدأ بأشياء ببساطة جدا |
O dönemlerde Oxford'da öğrenci olan ve daha sonra the Royal Society kurucularından biri olacak olan John Wilkins, bu fikrin peşine düştü. | TED | الفكرة التالية مأخوذة بواسطة المعاصر جون ويلكنز مجرد طالب شاب في أكسفورد لكن لاحقًا، أحد مؤسسي الجمعية الملكية |
Bir gece Oxford'tayken haberleri izliyordum | TED | وفي إحدى اليالي كنت أتابع الأخبار في أكسفورد |
Oxford Üniversitesi'nin yakın tarihli bir araştırması geçtiğimiz İsveç seçimlerinde sosyal medyada yayınlanan seçimle ilgili bilgilerin üçte birinin yalan veya sahte olduğunu ortaya koydu. | TED | أظهرت دراسة جديدة أجرتها جامعة أكسفورد أنه في الانتخابات الأخيرة للسويد، كانت ثلث المعلومات المنتشرة في مواقع التواصل الاجتماعي حول الانتخابات معلومات كاذبة أو ملفقة. |
Oxford'daki ekipler ve birkaç Amerikan ilaç şirketi onu geliştirmeye devam etti ve birkaç yıl içerisinde ticari olarak mevcut hale geldi. | TED | واصلت مجموعاتٌ في أكسفورد وفي عدد من شركات أدوية أمريكية تطوير الأبحاث، وفي خلال سنوات قليلة، صار صالحًا للاستهلاك. |
Oxford'a hoş geldiniz bayanlar ve baylar. | TED | لذا .. سيداتي سادتي أهلا وسهلا بكم في جامعة أكسفورد |
Bu usturlab bize Oxford -- Tarih Müzesi tarafından kiralandı. | TED | وهذا الإسطرلاب قد أستعرناه من متحف تاريخ مدرسة أكسفورد |
1970'de burada Oxford'da öğrenci iken dünyanın geleceği kötü görünüyordu. | TED | عندما كنت طالباً هنا في أكسفورد في السبعينات , مستقبل العالم كان كئيباً. |
Oxford'daki dört yıllık eğitimim sırasında mükemmelleşti. Başka hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | تم صقلها فى أربع سنوات من التدريب فى أكسفورد |
Babam gibi Oxford'da hukuk okumayı reddettiğimde... evde büyük kavga çıktı. | Open Subtitles | عندما رفضت قراءة القانون في أكسفورد كما عمل أبي كان هناك صف رائع |
Sally bana Oxford Üniversitesinde Profesör olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | إن سالي أخبرتني إنك أستاذ من جامعة أكسفورد أستاذ في اللغات |
Harvard ve Oxford'da felsefe okudum. | Open Subtitles | درست الفلسفة في هارفارد وأيضا في أكسفورد |
Oxford'dan bu yana yaptığım en iyi maçtı. | Open Subtitles | أعرف هذه أفضل لعبة لعبتها منذ أن كنت في أكسفورد |
İmparatorun valizinin, yatağın altında olduğu ve Oxford'a gideceği doğru mu? | Open Subtitles | هل حقا أن الإمبراطور لديه . .. حقيبة تحت سريره و سيذهب إلى أكسفورد ؟ |
Fox önce Oxford'daki, sonra FBI akademisindeki sınıfının birincisi olarak mezun olmuş. | Open Subtitles | الآن، فوكس إنهمك وشغّل عقبه من. القمة المتخرّجة من صنفه في أكسفورد... |
Ve bu Oxford kıyafetli, düğmeleri ilikli sapık aniden harekete geçip ofisten ofise sezdirmeden geçerek elindeki AR-10 karbon gaz gücüyle çalışan yarı otomatik silahla meslektaşlarına ve iş arkadaşlarına ardı ardına ateş edebilir. | Open Subtitles | وهذا المعقد المثقف بزي أكسفورد قد يفقد صوابه وينتقل متربصاً من مكتب لمكتب بسلاح بندقية الغاز أي أر 10 النصف أوتوماتيكي |
-İşte o kesinlikle Compact Oxford sözlük olurdu. Ama baba. | Open Subtitles | ذلك بالتأكيد سَيَكُونُ قاموس أكسفورد الإنجليزي المضغوط |
-Affedersiniz. Bize bir tane... Compact Oxford sözlük lütfen. | Open Subtitles | أعذرْني، كتاب قاموس أكسفورد الإنجليزي، رجاءً |