Onun ilk aşkın olduğunu biliyorum ama senin böyle hissettiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أعرف أنه حبّك الأول، لكني... لم أكن أعرف أنّك أحببته هكذا. |
Geleceğini bilmiyordum. Bilsem sana da alırdım. | Open Subtitles | مرحباً، لم أكن أعرف أنّك ستأتين، لكنت جلبت لك القهوة أيضاً. |
Polisle beraber çalıştığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لمْ أكن أعرف أنّك عملت في تطبيق القانون. |
Hala bu işte olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك لا تزال تقوم بهذا العمل |
Anne, buraya geleceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | إذا، أمي، لم أكن أعرف أنّك ستتواجدين هنا. |
Bir, senin bunu bildiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أوّلاً: لم أكن أعرف أنّك تعرف هذا. |
Tıp okuduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك ذهبت لجامعة طبّية. |
O kadar erken gideceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك ستغادر باكرًا هكذا. |
Hala yazdığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لمْ أكن أعرف أنّك ما تزال ناشطاً |
- Yazar olmak istediğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك تريد أن تكون كاتبًا. |
Bugün iş başında olacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك ستأتين اليوم. |
Hala burada olacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | أهلا. لم أكن أعرف أنّك لا تزالين هُنا. |
Sıradan bir işçiyle olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك مع عامل بسيط. |
Bay Hutz, emlak sattığınızı bilmiyordum. | Open Subtitles | سيد (هاتز) ، لم أكن أعرف أنّك تبيع العقارات |
Sadece senin ve Davis'in bu birlikte bu kadar zaman geçirdiğinizi bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك و(ديفيس) تقضيان كلّ هذا الوقت معاً. |
Şarkı söyleyebildiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك تغنّي |
Hâlâ çaldığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك ما زلت تعزف |
Beni bu kadar düşündüğünü bilmiyordum. | Open Subtitles | لمْ أكن أعرف أنّك تهتمّ. |
Beyzbolsever olduğunu bilmiyordum, Finch. | Open Subtitles | لمْ أكن أعرف أنّك مُعجب بالبيسبول يا (فينش). |
- Burada olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنّك ستحضر. |