| Oturmasına müsaade ettim ve kafamı sallayıp dedim ki; "Harriett, Bruce" sonra oturma odasındaki büfeyi işaret ederek orda bir büfe olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | تركتها تجلس ثم أطرقت برأسى وقلت "هارييت, بروس " ثم أشرت على البار فى غرفة المعيشة ولم أكن أعلم أن هناك بارا أصلا |
| Mortgage'larda pozisyon olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك تغيرات على الودائع الرهنية |
| Adam kaçırmanın bir kitabı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك دليل إرشادي للإختطاف |
| Mango kutusunda bomba olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك متفجرات في صندوق المانجا |
| Rus Özel Kuvveti'nde kadınlar olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك فتيات في القوات الروسية الخاصة |
| Bu kadar çok kadının evlilik dışı bir parazitten yana dertli olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك نساء كثيرات يعانين من الطيش الموسيقي |
| Mortgage'larda pozisyon olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | مهلاً، لم أكن أعلم أن هناك مقايضة على الرهون العقارية، |
| İkinizin arasında bir şeyler olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك شيئا ما بينكما. |
| başka birinin burada olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك شخصاً آخر هنا |
| İrlandalı yahudiler olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك يهود إيرلنديين |
| Bir Dave olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن هناك دايف |
| Onların altında adam olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | -أنا لم أكن أعلم أن هناك رجال بالأسفل |