Çok enteresan, çünkü 20 dakika önce ofisinde olmak gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | هذا غريب لأنني لم أكن أنوي الذهاب إليه منذ ثلث ساعة |
Çok enteresan, çünkü 20 dakika önce ofisinde olmak gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | هذا غريب لأنني لم أكن أنوي الذهاب إليه منذ ثلث ساعة |
Üzgünüm sevgilim. Seni üzmek gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | آسف ، عزيزتي لم أكن أنوي إغصابكِ نهائياً |
Çok üzgünüm. Bunların hiçbirinin olmasını istememiştim... | Open Subtitles | أنا آسف للغاية لم أكن أنوي أي من هذا أبداً |
Bu işin bu kadar uzamasını hiç istememiştim. | Open Subtitles | لمْ أكن أنوي أن يطول الأمر إلى هذه المُدّة. |
Öyle planlamamıştım fakat gelmeseydim, annemi bulamazdım. | Open Subtitles | -لم أكن أنوي ذلك لكن إن لم أكن قد أتيت إلى هنا فلم أتمكن من إيجاد أمي |
Ona vurmaya devam etmek niyetinde değildim, ama işim bittiğinde, kolumu kaldıramadım. | Open Subtitles | لم أكن أنوي قتله، لكن عندما انتهيت لم أتمكن من رفع ذراعي |
Ama sana yemin ederim baba asla o şeyi satmak gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | ولكن أقسم لك يا أبي، لم أكن أنوي أبداً المساعدة في بيع هذه المخدرات |
Çünkü, bunu sana vermeye hiç niyetim yoktu. | Open Subtitles | لأنني لم أكن أنوي أن أُعطيكِ التذاكر |
Irzına geçmeye falan niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أنوي إغتصابها أو ما شابة. |
Bu kadar uzun sürdürmeye niyetim yoktu. Özür dilerim. | Open Subtitles | لم أكن أنوي الإطالة إنني آسف حقاً |
Mesele de bu zaten. Tekrar Amanda olmaya hiç niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أنوي أن أكون أماندا مره أخرى |
Hiç böyle bir niyetim yoktu fakat bu insanları tanıyıp, aralarında yaşayınca onları asla bırakamayacağımı anladım. | Open Subtitles | لم أكن أنوي لهذا أن يحدث، ولكن بمجرد أن عرفت أولئك الناس وعشت وسطهم عرفت أني لن أغادر أبداً ... |
Öyle bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أنوي لمسها |
Gittiğim için çok üzgünüm, bunu istememiştim, istememiştim. | Open Subtitles | آسفة لأنّني تركتكَ ، لم أرد ذلك ، لم أكن أنوي ذلك. |
Özür dilerim sayın başkan. Bölmek istememiştim. | Open Subtitles | أنا آسف يا حضرة الرئيس لم أكن أنوي المقاطعة |
O kaliteli adamlar dediğin insanların eğilimlerini yüreklendirmek istememiştim. | Open Subtitles | لم أكن أنوي تشجيع محبة اثنين الخاطبين الجيدين، كما تقول |
İşin buralara gelmesini hiç istememiştim, Jonas. | Open Subtitles | لم أكن أنوي أبدأً أن أُصبح هكذا جوناس |
Bugün buraya gelmeyi planlamamıştım. | Open Subtitles | لم أكن أنوي أن يأتي اليوم. |
O tuhaf etkiyi yaratmak niyetinde değildim. | Open Subtitles | لم أكن أنوي أن يكون لدي تأثير الاستثنائي |