Kültürel hazinelerinin ülkelerine, ait oldukları yerlere geri dönmesini istiyorlar. | TED | بل تريد أن ترى كنوز ثقافتها وقد تمت إعادتها لوطنها واسترجاعها إلى أماكنها الأصلية. |
Enstrümanlarını turda hep yanlış yerlere koyuyorlar ve bu, yöneticilerini delirtiyor. | TED | فكثيرا ما يضعون الأدوات في غير أماكنها المعتادة في جولاتهم الأمر الذي يقود مديرهم للجنون، |
Ana kiriş genişlerken, yapraklar yerlerine sabitlenir | TED | الحزمة المركزية ستتوسع ثم تأخذ البتلات أماكنها |
Acil durum ekiplerinin görev yerlerine geçmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد جميع فرق الطوارئ في أماكنها. |
Son olarak, konumları duyguların dünya haritasındaki yerlerini değiştirip size coğrafi dağılımlarıyla ilgili bir fikir veriyor. | TED | و أخيرا، الموقع يجعل المشاعر تتحرك الى أماكنها على الخريطة، لكي تعطيكم احساس بتوزيعها الجغرافي. |
Bu da sana kameraların yerlerini ve ne zaman açık olduklarını tespit etmek için mükemmel bir fırsat sağlar. | Open Subtitles | ممايعطيك فرصة جيدة لتعرف جيداً متى تسجل الكاميرات وأين هي أماكنها |
Uydu ve gözetleme ekipleri yerlerinde. | Open Subtitles | القمر الصناعي وفرق المراقبة في أماكنها |
Girecek ekip yerini aldı bile. delici mermileri hazır. | Open Subtitles | حسناً , هم سبق ولديهم فرق في أماكنها |
Bazen bazı şeyler yanlış yerlere konur. | Open Subtitles | يمكن للأشياء ان تتبدل أماكنها من حين لآخر |
Bana diş ipi kullanmayı, eşyaları ait oldukları yerlere koymayı öğretti. | Open Subtitles | علمتني استخدام خيط تنظيف الأسنان. وإعادة الأشياء إلى أماكنها |
Onu en sevdiği yerlere götüreceğim. | Open Subtitles | سأصطحبها لجميع أماكنها المفضلة. |
Elizabeth Báthory genellikle yeni yetme, bakire köylü kızları kurban seçer, onları mezarlıklara, bilinmeyen başka yerlere gömermiş. | Open Subtitles | "إليزابيث باثري" دفنت ضحاياها من العذارى في قبور أماكنها غير معروفة حتى يوماً هذا وكانت ألآماكن متنوعة فى بعض المقابر المعروفة و أماكن اخرى مجهولة |
Elizabeth Báthory genellikle yeni yetme, bakire köylü kızları kurban seçer, onları mezarlıklara, bilinmeyen başka yerlere gömermiş. | Open Subtitles | "إليزابيث باثري" دفنت ضحاياها من العذارى في قبور أماكنها غير معروفة حتى يوماً هذا وكانت ألآماكن متنوعة فى بعض المقابر المعروفة و أماكن اخرى مجهولة |
Ne söylerse yapmak zorundayım yoksa sapık yerlerine ellememe izin vermez! | Open Subtitles | وإلا لن تتكرني ألمس أماكنها الحساسة |
Ayrıca mahrem yerlerine iki tane safir soktu. | Open Subtitles | ... كما أنها خبأت قطعتان من الياقوت الأزرق في أماكنها الحساسة |
Ekipler yerlerine geçsinler. | Open Subtitles | لنضع فرقنا فى أماكنها |
Masaların yerlerini değiştirirsen insanlar da hoşnut kalmayacaktır. | Open Subtitles | وأعتقد أن الناس سيسقطون إذا حركتيها من أماكنها |
Kıtayı oluşturan kara kütleleri mevcut yerlerini almıştı. | Open Subtitles | جميع اليابسات التي شكلتها تحركت نحو أماكنها الحالية |
Eşyaların yerlerini değiştirme lütfen. | Open Subtitles | لا تحركي الأشياء من أماكنها من فضلك |
- Onaylandı, efendim. Takip arabalarımız yerlerinde. | Open Subtitles | سيارات المتابعة فى أماكنها |
Alpha takımı Benson Binasının kuzeydoğu köşesinde yerini aldı. | Open Subtitles | تولت الفرق " ألفا " أماكنها الركن الشمالي الشرقي من " بينسون |