Bu markaya onların gözü önünde saldırmalıyız. | TED | يجب أن نهاجم تلك العلامة التجارية أمامهم. |
Bu da mürettebat önünde birbirimizi sorgulamamız gerektiği anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني أننا لا نشكك بدوافع أحدنا الأخر أمامهم |
Bu yanlış.Sen onların önünde benimle tartıştın. | Open Subtitles | هذا خطأ كبير كنت على وشك الدخول فى مجادلة أمامهم |
önlerinde, 1300 kilometre boyunca gezegenin en zorlu arazileri bulunuyordu. | Open Subtitles | و أمامهم 1300 كيلومتراً من أكثر المناطق تحدياً على الأرض |
Daha adımlarını atmadan önlerine sonsuz kırmızı halı açılan mükemmel bir Amerikan çiftiydiler. | Open Subtitles | لقد كانوا زوجاً أميريكياً خالصاً المستقبل مفتوح أمامهم كما لو أنه سجادة سحرية |
Eğer soygun tekrarlanırsa anlaşmanın bozulacağanı söylediler, yüzlerine karşı söylemek zorundayız. | Open Subtitles | يقولون إن أعدنا السرقة وخرقنا الإتفاق فعلينا أن نقول ذلك أمامهم. |
Göremez ne uzanır önünde... Güneş batıp ay öldüğünde. | Open Subtitles | لا يرون ماذا يتواجد أمامهم عندما تغرب الشمس و يموت القمر |
Göremez ne uzanır önünde... Güneş batıp ay öldüğünde. | Open Subtitles | لا يرون ماذا يتواجد أمامهم عندما تغرب الشمس و يموت القمر |
Kusura bakma Peder. Cemaatinin önünde seni rezil etmek istememiştim. | Open Subtitles | أسف أيها القص انا لم أقصد أن أسبب لك الحرج أمامهم |
Gözlerinin önünde olsa bile gerçeği göremezler. | Open Subtitles | الذي لن يروا الحقيقة حتى لو كانت ماثلة أمامهم |
Neredeyse beni, bana çok şey sağlayacak "The New York Times" önünde aptal durumuna düşürüyordun. | Open Subtitles | كدت أن تستخف بي أمامهم وهذا شيء يثبت أنكَ شخص غير موثوقٍ به |
Benim gücümü sınırlamak için üstünlüğünü onların önünde gösterdi. | Open Subtitles | كان عليها أن تثبت سيطرتها أمامهم وتحجم سلطتي |
Burada olanları senin iznin olmadan onun önünde Konuşamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أناقش ما هو موجود هنا أمامهم من غير موافقتك |
Bitiverdi onların önünde, daha önce görmedikleri kadar yakışıklı ve cesur bir şövalye. | Open Subtitles | ومن ثم أمامهم.. ظهر الفارس الأشجع.. والأكثر وسامة.. |
önlerinde ne kadar altın sallarsanız sallayın o düşmanlık bir anda yok olmaz. | Open Subtitles | لا أكترث بمقدار الذهب الذي ستضعه أمامهم ولكن هذا الحقد لن يختفي سريعًا. |
O andan sonra önlerinde 414 günlük uzay yolculuğu olacak. | Open Subtitles | من هناك، سيكون أمامهم 414 يوماً من السفر في الفضاء |
Plastik el yanılsamasında, kişinin gerçek eli bakış açısına dahil edilmiyor ve sahte plastik el önlerine yerleştiriliyor. | TED | فى خدعة اليد المطاطية، هناك يد إنسان حقيقية مختفية عن النظر. وهذه اليد المطاطية المزيفة موضوعة أمامهم. |
Alicia'yı önlerine çıkardığında, hem davalarının hem de bağırsaklarının kontrolünü kaybediyorlar. | Open Subtitles | فقط علق اليشيا أمامهم وسيفقدون السيطرة على قضيتهم |
Başkalarına karşı sen ile yalnızken ki sen arasındaki uçurum. | Open Subtitles | في نفس الوقت تزداد الهوة بينك وبين الآخرين، بين من أنتِ أمامهم ومن أنت أمام ذاتك |
Aniden büyük bir ışık belirdi ve Tanrının kudretli bir meleği onların karşısında durdu. | Open Subtitles | وفجـاءة ضوء عظيم وظهر أمامهم ملاك هائل من الرّب |
Bir de bazıları vardır ki, mutluluğu aramayı bırakır. çünkü bir gün hep karşılarında duruyor olduğunu fark ederler. | Open Subtitles | ولكن يوجد أولئك الذين توقفوا .. عن البحث عن السعادة .. لأنهم اكتشفوا ذات يوم أن سعادتهم أمامهم .. |
Büyükbabamın Ruhu bende, artık beni takip etmekten başka çareleri yok. | Open Subtitles | أنا أملك روح جدى فلا فرصة أمامهم إلا أن يتبعونى |
Meteorlar atmosfere temas ettiğinde Önlerindeki havayı sıkıştırırlar. | Open Subtitles | عندما تضرب النيازك الغلاف الجوي، يضغطون الهواء أمامهم |
Evet, onları aç bıraktım, damarlarına bastım, bayıcı şarkılar söyledim. | Open Subtitles | نعم ، كنت أجوّعم ، أغيضهم ، ألوّح بالمفتاح أمامهم |