O yüzden bu resimdeki herkesin ismini öğrenip onlardan biriyle konuşabilmeyi umut edeceğim. | Open Subtitles | لهذا سأجد اسماء جميع من كانوا بالصورة أملاً أننى سأتمكن من الكلام لأحدهم |
Şehirdeki az gelirlilere yardım etmenin herkes için umut olduğuna kanıt olacağını düşünmüşlerdi. | Open Subtitles | ظنوا بأن لو كان بإمكانهم مساعدة فقراء المدينة فسوف يمنح ذلك أملاً للجميع |
Fakat bu gibi bulgular umut verici olabilir ve hem erkeklerin hemde kadınların hayatını kurtarma fırsatı sağlayabilir. | TED | ولكن مثل هذه النتائج هي التي قد تعطي أملاً وقد تعطي فرصة لإنقاذ حياة الرجال والنساء معاً. |
Merhamet etmeliyiz; çünkü unutulmuş topraklarda yaşayan bir milyar insana güvenilir, muteber bir ümit vaad edilmeli. | TED | التراحم، لأن المليار شخص يعيشون في مجتمعات لم توفر لهم أملاً موثوق به. |
Annelerini görmek umuduyla da geç saate kadar kalabilirler tabi. | Open Subtitles | ويظلّا مستيقظان لوقت متأخّر أملاً في أنْ يحظيا برؤية والدتهما. |
Sadece birinin o aptal herifi bir araya getireceğini umarak. | Open Subtitles | إلى محطة المساعدة الأقرب ، أملاً فى ان يجد احد هناك يمكن أن تضع أحشائه معاً |
Bana umut veren şeyse bununla ilgili yapabileceğimiz bir şeyler olması. | TED | ما يعطيني أملاً الآن هو أنه يمكننا فعل شيء حيال هذا الأمر. |
Yıllar boyunca belki senin için umut vardır diye düşündüm. | Open Subtitles | بعد كل هذه السنوات أعتقدت أن هناك أملاً فيك |
Sana ne verdiğini çok iyi biliyorum. Ve onun umut olmadığına da kalıbımı basarım. | Open Subtitles | أعرف ما يمنحكِ إياه وبالتأكيد فهو ليس أملاً على الإطلاق. |
Tek sahip olduğumuz ve değişmeyecek tek şey, daima umut olmuştur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد نحن أبداً كَانَ عِنْدَنا ذلك بَقى نفس أبداً كَانَ أملاً. |
Bize umut vererek bizleri burada bir araya getiren kişi sizsiniz. | Open Subtitles | لقد أحضرتنا هنا جميعاً بمنحكِ إيّانا أملاً |
"umut denilen şeyi ilk defa..." "...hissediyor olmak oldukça tuhaf bir duygu." | Open Subtitles | "إنّه شعور غريب أن أختبر ما قد يُسمّى أملاً للمرّة الأولى بحياتي" |
Emin olmadıkça, adama umut verme. | Open Subtitles | لا تعطي لهذا الرجل أملاً إلا عندما تكون متأكداً لا تعطه أملاً |
umut etmek, ilaç içmek, seks yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون أملاً يريدون حبوباً، ويريدون ممارسة الجنس |
Eğer yakında evlenirlerse insanlarımız için bir umut doğabilir. | Open Subtitles | إذا تزوجا قريباً رغم ذلك قد يولد هناك أملاً لشعبنا |
Söylemek zorunda olduğun şeyi söyledin. İnsanlar korkmuş durumda. Sen onlara umut verdin. | Open Subtitles | لذا قلتَ ما يجب أن تقوله الناس هلعون، لقد منحتَهم أملاً |
Eğer Kuğid'in oku bu kadar karanlık bir kalbe girebiliyorsa halen senin için de ümit var demektir efendi Bruce. | Open Subtitles | إذا كان سهم الحب استطاع أن يخترق قلباً حالك السواد فيبدو أن هنالك أملاً لك سيد بروس |
Anneme yardımı dokunacak bir kanıt bulabileceğime dair ümit vermiştin. | Open Subtitles | أعطيتني أملاً بأنه يمكنني بإثبات شيء يمكنه مساعدة أمي |
Uygun hız ve yön için gerekli rüzgârı alma umuduyla yukarı ya da aşağı gidiyordu. | TED | يطفو صعوداً وهبوطاً، أملاً في لقاء ريح تنتقل بالسرعة والاتجاه المرغوب بهما. |
Onu orada bulmayı umarak her yerde evimizi aradım. | Open Subtitles | فتّشتُ في كل مكان عن بيتنا، أملاً بأن أجدها. |
Lütfen, olmasa da bile bana biraz kurtulma umudu vermelisin. | Open Subtitles | على الأقل أعطيني أملاً زائفاً بأنني سأنجو |
Ve Umarım bazı mailleri bulup internetten birini arayabiliriz. | Open Subtitles | تعلمون ، أملاً في أن نستطيع إرسال بريد إلكتروني للخارج أعني الإتصال بأيّ شخص ، بواسطة الإنترنت |
Ben gitmek isterdim ama alışveriş hastalığı ile ilgili bir seminere katılmam gerekiyor. Bir kaç bilet satmayı umuyorum. | Open Subtitles | أنا بودي أن أفعل ,و لكن يجب أن أذهب إلى ندوه إلزاميه أملاً ببيع بقية التذاكر |
Daha yaratıcı olmaya çalıştım bir örnekle öğreteyim istedim bunu anlamanı umdum ama bundan daha salakça davranamazdın. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكون مفيد هنا أحاول أن اعلمك بالأمثلة , أملاً أن تفهمها |
umudun yok, eşin de, kanayan bir tavuğun şansı Tayland'da yoktur. | Open Subtitles | ليس لديك أملاً يا صديقى و لا فرصه واحدة على أرض تايلاند |
Kafalarına taşla vurup hafıza kaybına uğramalarını mı umuyorsun? | Open Subtitles | ستضربهم على رأسهم بحجر أملاً أن يصابوا بفقدان الذاكرة؟ |
Yaptığın tek şey... bu insanları boş yere ümitlendirmek. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو إعطاء الناس أملاً زائفاً |