Şey, hayır. Aksine, yalnız kalmaktan hiç sıkılmam. | Open Subtitles | حسناً, كلا على العكس, أنا لا أملّ عندما أكون مع نفسي. |
Evet. Bu parçadan hiç sıkılmam. | Open Subtitles | لا أملّ أبداً من هذه المقطوعة |
İşte bundan hiç yorulmam. | Open Subtitles | هذا نوع القصص الذي لا أملّ منه |
- Bunu yapmaktan asla yorulmam. | Open Subtitles | -لن أملّ منها أبداً |
Gerçi ben çabucak sıkılırım. O daha sabırlı. | Open Subtitles | حسنٌ، أنّي أملّ أسرع بكثير، إلّا أنّه أكثر صبرًا. |
Tamam. Ama biraz çabuk olsun. Çabuk sıkılırım ve öğle yemeği için sadece bir saatim var. | Open Subtitles | حسناً، لتكن سريعاً فأنا أملّ بسرعه |
Bu muhteşem canavarın yaptığı girişi görmekten asla yorulmayacağım. | Open Subtitles | هلا نظرت إلى هذا؟ لن أملّ النظر إليه هذا الوحش البديع وهو يظهر |
Sadece bunu duymaktan asla bıkmam. | Open Subtitles | . أنا لا أملّ من سماع ذلكَ |
- Ben hiç sıkılmam. | Open Subtitles | -لا أملّ أبداً |
Belki de ondan bıkmam. | Open Subtitles | -ربّما لن أملّ منه |