Sokaklarda yiyecek bulmak için gezinirdim, ve küçük bir çocuğu gördüğümü hatırlıyorum annesinin sırtına bağlanmış cips yiyordu ve cipsleri ondan çalmak istedim. | TED | و أمضي في الشوارع بحثاً عن الطعام و أتذكر مشاهدة طفل صغير تحمله أمه على ظهرها يأكل رقائق البطاطا و كنت أريد سرقتها منه |
Nathan ve ben annesinin yanında kalacağız, hiç değilse okul sezonu bitene kadar. | Open Subtitles | أنا ونايثن سنبقى مع أمه على الأقل حتى انتهاء العام الدراسي |
Ne tür bir silahşör annesinin yardımıyla hile yapar? | Open Subtitles | ما هو نوع الصياد إذا ساعدته أمه على الغش |
annesinin İncil'deki doğa üstü bir karakterin adını verdiği bir adamı ellerine bu pahalı yatırımları teslim etmek istemiyorsunuz. | Open Subtitles | لا تريدون أن تضعوا استثماراتكم الباهظة, بيدي من أسمته أمه, على شخصية إنجيلية خارقة؟ |
annesinin neredeyse ölmek üzere olduğunu gördüğümde bu çocuğu kendi çocuğum saydım. | Open Subtitles | لقد ربيت الطفل بنفسي وعندما رأيت أمه على وشك الموت |
Ve herkesin annesinin ölümüne bir kaza demesine alınmadan edemiyor. | Open Subtitles | استمرار الجميع بالإشارة إلى موت أمه على أنّه حادثة |
Ağzın da annesinin sütü olan miyop bir çocuğu mu seçiyorsun? | Open Subtitles | انتي اخترتي فتى قصير النظر مع حليب أمه على ذقنه |
Araştırmacılar bu gerçekten faydalanarak süngerden iki meme ucu yapıyorlar, böylelikle bebek eğer birini emerse bir kulaklıktan annesinin kaydedilmiş sesini duyacak, diğerinden emdiğinde ise yabancı bir kadının kaydedilmiş sesini duyacaktır. | TED | استفاد الباحثون من هذه الحقيقة من خلال تجهيز حلمتين مطاطيتين، بحيث إذا قام الطفل بامتصاص إحداهما فإنه يستمع لتسجيل لصوت أمه على زوج من سماعات الرأس، وإذا قام بامتصاص الحلمة الأخرى، فإنه يستمع لتسجيل لصوت أنثويّ لا يعرفه. |
Trev'in duvarında annesinin onu doğurduğu yaştaki bir fotoğrafı vardı. | Open Subtitles | تريفر) وضع صورة أمه على السقف) |