Hava daha da soğursa su boruları donuyor. | Open Subtitles | إن ازداد الطقس برودة, تتجمد أنابيب المياه |
Eğer su boruları döşenirse çok iyi olur. | Open Subtitles | إن إستطعت توصيل أنابيب المياه ستفعل شيئاً كبيراً من أجلنا |
- Ki bu da hattın ileri seviyelerinde bir yerde su boruları sıkışmış ve basınca neden oluyor demek. | Open Subtitles | مما يعني أن أنابيب المياه مضغوطة في مكان ما أعلى الخط و هذا كان سبب الإنفجار. |
Geceyi kardeşinin evinde geçirmiş çünkü evdeki bütün tesisatı sökmüş. | Open Subtitles | لقد إنتهى يومه بقضاء الليلة عند أخوه لأنه نزع كل أنابيب المياه |
Küveti ucuza getirmek için tesisatı buradan geçirirsek en yakın duvarı yıkarsak, burayı banyo yapabiliriz. | Open Subtitles | الطريقة الأرخص هي أن نصل إلى أنابيب المياه من هنا نزيل جدار الخزانة ونحوّل هذا إلى حمّام |
Bizim sokağın su borusu patlamış. | Open Subtitles | أنابيب المياه قد انفجرت في شارعنا للمرة الثانية. |
Kırılan su boruları kovanlarını basmış olmalı onlar da kolonilerini korumak için canlı bir sal şeklini almışlar. | Open Subtitles | أنابيب المياه المتصدعة غمرت أعشاشها، لهذا شيدوا طوفا حيا ًلحماية المستعمرة. |
Evdeki su boruları bile 40 yıllık olduğunda paslanıp çatlar. | Open Subtitles | أنابيب المياه في محطةٍ ذاتَ 40 عامًا، تآكلت وتصدّعت. |
- su boruları? | Open Subtitles | أنابيب المياه ؟ |
Su tesisatı içinde, pahalı vanalar ve pompalar dışında, sabit akış hızlarına sahip, sabit kapasiteli su borularımız var. | TED | بعض أنابيب المياه لها قدرة محدودة على الاستيعاب إذ أنّ لها معدّلات تدفّق محدّدة، إلاّ إذا كانت أنابيبا وصمّامات باهضة الثّمن. |
Şimdi, su borusu patlamaları deprem sonrası oldu, sallantı olmadığı zaman. | Open Subtitles | حسنا ، أنابيب المياه إنفجرت بعد أن ضرب الزلزال، حيث لم يكن هناك أي هزات إرتدادية. |