| - Bir planımız olduğunu biliyorum, ama plan değişti, en azından birimiz için. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه كان لدينا خطة ولكن الخطة تغيرت على الأقل بالنسبة لأحدنا |
| Büyük şirketlerin insanları önemsemediği gerçeğini kabul etmenin zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه من الصعب قبول عدم أهتمام الشركات العملاقة بالناس |
| Bunu sen düşündün, bense onun Wisconsin'den kahrolası aptal bir çiftçi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | تعتقد أنني فقدت عقلي أنا أعرف أنه مجرد مزارع أحمق من وسكينسون |
| Şey, ben o sağlıklı olduğunu biliyorum. L've onu 22 gördüm ve dolaşıyor. | Open Subtitles | حسناً ، أنا أعرف أنه صحي لقد رأيته ، عمره 22 و يمشي بجواري |
| Biliyorum ki yatak odama girdiğim zaman, beni aldatan karımı göreceğim, | Open Subtitles | أنا أعرف أنه عندما أدخل إلى غرفتي سأشاهد زوجتي تخونني |
| Dayanıklı olduğunu biliyorum, ama elinizden geldiğince çalışın Dizleriniz sert olsun | Open Subtitles | أنا أعرف أنه صعب و لكن باستطاعتكن تدبر هذا |
| Onun ölmüyle bir alakan olduğunu biliyorum! | Open Subtitles | لكن أنا أعرف أنه لا بد أنك فعلت شيئا له علاقة بموتها |
| Konuşmak isteyeceğin son insanın ben olduğunu biliyorum ama... | Open Subtitles | أنا أعرف أنه من المؤكد أنني آخر شخص تريد أنت أن تتحدث إليه |
| Burada NTAC'te işinizin zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لديكم مهام صعبة هنا فى الـ إن تاك |
| Bunun boncuk zamanı olduğunu biliyorum, ama sizlere göstermek istediğim ufacık bir şey var. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه وقت الخرز لكن لدي شيء صغير أريد أن أريكم إياه |
| Oyun vakti olduğunu biliyorum, ama bir şey göstereceğim. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه وقت الخرز . و لكن أريد أن أريكم شئ ما |
| Erken ayrılmanın kabalık olduğunu biliyorum ama gerçekten gitmeliyim. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه وقت غير ملائم للرحيل لكن يجب أن أذهب الأن |
| İçimde dünyanın geri kalanı için bir anlam ifade eden bir şey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه يوجد شيء هنا مقدر على كل العالم أن يعرفه |
| Burası gerçek dünya. Onun dışarıda bir yerde olduğunu biliyorum... Onu bulabileceğimi biliyorum... | Open Subtitles | و الآن و أنا أعرف أنه في مكان ما و أعرف أنني يُمكنني إيجاده |
| Bak, bazen benimle evli olmanın zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | ميل انظر أنا أعرف أنه من الصعب أن تكون متزوجاً بي أحياناً |
| Dinle, aradığından beri uzun zaman olduğunu biliyorum, sadece... beni şaşırttı. | Open Subtitles | إسمعي، أنا أعرف أنه مر وقت طويل منذ إتصلتي، ولكن فقط لقد تفاجأت بالأمر |
| Ailende bunun nadir olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه ليس هنالك الكثير منها في عائلتك |
| Bunun buradaki çoğu kişinin istediği bir şey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه شىء العديد من القوم هنا يريدونه |
| Beyaz olduğunu biliyorum, ne de olsa Oprah'ın oğlu, o kadar da kötü olamaz. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه أبيض، و لكن هذا فتي أوبرا، لذا لن يكون الأمر سيئاً. |
| Ve Biliyorum ki bunu senden duyarsa, beni yüzüstü bırakmaz. | Open Subtitles | و أنا أعرف أنه إذا أتى الطلب منك ، فهي لن تتخلى عني |
| Biliyorum ki her ne olursa, senin isteğinle olur ve bundan dolayı sana güvenmek zorundayım. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه مهما سيحدث, فهي أرادتك, وعلي أن أؤمن بهذا. |
| Drakula diye biri olmadığını biliyorum. Sen de Drakula diye biri olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لا يوجد شخص مثل دراكولا أنت تعرف أنه لا يوجد شخص مثل دراكولا |