Sürekli dedim ki, "Nets, ben geleceği yaratırken sen geçmişte yaşıyorsun ve ben işimi bitirince sen bunun hakkında çalışabilirsin" | TED | وكنت أقول لها دائما : أنتِ تعيشين في الماضي بينما أنا أصنع المستقبل، وعندما أنتهي يمكنك دراسة ما أصنع |
Şehirde yaşıyorsun. Dükkanlara gidiyorsun ve istediğin yiyeceği söylüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين في المدينة تمشين الى المتجر حيث الطعام تتناقله الأيادي |
Sen şehrin diğer tarafında bir konakta yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين في قصر على الجانب الآخر من البلدة |
Burada erkek arkadaşınla yaşıyorsun ve bu da onunla seks yaptığın anlamına gelir. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين هنا مع صديقك وهذا يعني أنكِ تمارسين الجنس |
Birlikte yaşadığın adama sinsice yaklaşacak mısın? | Open Subtitles | سوف تطاردين رجلاً أنتِ تعيشين معه؟ |
Bu yüzden içeri girdin. Bir blok ileride oturuyorsun. | Open Subtitles | لهذا ذهبتِ إلي هناك أنتِ تعيشين في ذلك المكان |
Balıklarla da yaşıyorsun ama balıkları davet etmiyorsun | Open Subtitles | ها أنتِ تعيشين مع أسماك، لم تـقومي بدعوة الأسماك |
Bu evde onlarla birlikte yaşıyorsun Boston'da, gerçek hayatta. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين معهم فى هذا المنزل. فى بوسطن،فى العالم الحقيقى. |
Sen New York'ta yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين في نيويورك. ودخلت إلى واحدة من أرقى |
Malzemelerin veya bir çeşit fantazilerin orada mı yaşıyorsun? | Open Subtitles | أنتِ كنتِ بزي العمل أم أن الآخرون يتوهمون ذلك إذاً أنتِ تعيشين هنا صحيح ؟ |
Gelecekte yaşayabileceğin bir şeyi şimdi yaşıyorsun ya da henüz görmediğin bir şeyi bir yerden hatırlıyor gibi oluyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين شيئا من الماضي كان يمكن أن تعيشيه في المستقبل أو تذكرين أمرا حصل بالفعل |
Geçmişini bilmeden, şu anda kusursuz bir hayat yaşıyorsun. | Open Subtitles | أوه رى جين ، حتى بدون إستعادة ما حدث فى الماضى أنتِ تعيشين جيداً للغاية فى الحاضر |
Geçmişini bilmeden, şu anda kusursuz bir hayat yaşıyorsun zaten. | Open Subtitles | .أوه رى جين ، حتى بدون إستعادة ما حدث فى ماضيكِ أنتِ تعيشين جيدا للغاية فى الحاضر |
Bütün o aksiliklerin ve sorunların olsa da, hayatını yaşama sevinciyle yaşıyorsun. | Open Subtitles | أعني مع كل إخفاقاتك ومشاكلك أنتِ تعيشين الحياة بمباهجها |
Sen de mi mağarada yaşıyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ تعيشين في الكهوف أيضا ؟ |
Ölümcül bir günah içinde yaşıyorsun, Laurel Sommersby. | Open Subtitles | أنتِ تعيشين في الرذيلة لوريل ساميرز بي |
Başka bir kadınla mı yaşıyorsun? | Open Subtitles | إذاً أنتِ تعيشين مع إمرأة أخري؟ |
Benim evimde, benim şehrimde yaşıyorsun. Dediklerimi yapacaksın. | Open Subtitles | بشكل مباشر أنتِ تعيشين تحت سقفي في مدينتي، ويجب أن تعملي ما أقول! |
Demek yaşadığın yer burası? | Open Subtitles | إذاً, أنتِ تعيشين هنا ؟ |
Tamam, apartmanda oturuyorsun. Biraz aç. | Open Subtitles | حسناً، أنتِ تعيشين في شقة دعكِ من التملق |