Evet sen danışma da oturuyorsun ve parmaklarını meşgul tutuyorsun. | Open Subtitles | لا، أنت تجلسين في مكتب الاستقبال والتوجيه، تبقين أصابعك مشغولة |
Haydi ama, 50 milyon dolar değerindeki metanın üzerinde oturuyorsun. | Open Subtitles | هيا ، أنت تجلسين على ما قيمته 50 مليون دولار من الميثان |
Sabahın 11:00'inde elinde margaritayla karşımda oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلسين الآن مع مارقريتا في الحادية عشر صباحاً |
Yetişkinlerin masasına... oturuyorsun istediğin her şeyi elde etme şansın var, ulusal bir kampanya başlatabilir parti içinde liderliğe soyunabilirsin. | Open Subtitles | أنت تجلسين على مائدة العظماء. لديك الفرصة لتحظي بأي شيء تريدينه... قومي بإدارة حملة قومية، كوني لاعبة رئيسية بالحفل. |
O küçük masanda oturuyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تجلسين خلف مكتبك الصغير، أليس كذلك؟ |
Niye burada karanlıkta yalnız oturuyorsun? | Open Subtitles | لم أنت تجلسين لوحدك بالضلام ؟ |
Suratımın ortasında oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلسين أمام وجهى |
Kendi başına mı oturuyorsun? | Open Subtitles | أنت تجلسين وحيدة |
Benim yerimde oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلسين مكاني |
Linda neden burada oturuyorsun? | Open Subtitles | لماذا أنت تجلسين هنا |
Ne kadar zamandır burada oturuyorsun? Victor'ı bekliyorum. | Open Subtitles | منذ متى و أنت تجلسين هنا؟ |
Sandalyemde oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلسين على كرسيّ |
Barut ficisnin uzerinde oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلسين على برميل بارود |