| Neden diğerleri gibi sen de burnunu tıkayıp havadan işemiyorsun? | Open Subtitles | ألا يمكنكِ أن تسدي أنفكِ وتجلسي القرفصاء مثل باقي الناس؟ |
| Yıldız kaydığı zaman, her iki elinin parmaklarını çapraz yapıp, burnunu sıkarak dilek tuttuğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ حينما تشاهدين شهاب، تتشابك أصابع يدكِ، وتحكّين أنفكِ وتتمّنين أمنية. |
| Sadece aksana devam et ve burnunu havaya kaldır. | Open Subtitles | عليكِ فقط مواصلة التمثيل وتعديل أنفكِ قليلاً |
| Kolun kanadın kırık. Küçük beyaz Burnun havada, öyle cesursun ki. | Open Subtitles | أنتِ مجروحة للغاية ، شجاعة جداً مع أنفكِ الأبيض الصغير المرفوع |
| - Elimde değil. Burnun çok lezzetli duruyor. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع مساعدة نفسى أنفكِ يبدو أنه لذيذ جداً |
| Gözlerini kapat, burnunun altından el ya da ayak parmağımı geçireceğim. | Open Subtitles | تغلقين عينيكِ، وأحرك أنا إصبع يد أو إصبع قدم تحت أنفكِ |
| İlk yudumunu damağında bir süre tut ve burnundan nefes al. | Open Subtitles | أبقي الرشفة الأولى في سقف فمكِ مدة لحظة و تنفسي من أنفكِ بعد ذلك ستشعرين بالطعم |
| Bu açıdan, en fazla burnunu görebiliyorum. | Open Subtitles | من هذه الزاوية, أستطيع أن أرى مافي أنفكِ |
| Doğruca havaalanına gitmeni istiyorum çünkü sivri burnunu işime sokmanı istemiyorum. | Open Subtitles | أريد منكِ القيادة نحو المطار مُباشرة لأننيّ لا أود حشر أنفكِ في أعمالي. |
| Burada kalıyorsun çünkü sokmaman gereken işlere burnunu soktun. | Open Subtitles | إنّك تبقين هُنا لأنّكِ حشرتِ أنفكِ في .عمليّ الذي لا يخصكِ |
| - burnunu yaptırdın ve yüzünü gerdirdin, değil mi? | Open Subtitles | أنت قمتِ بالتغيير من أنفكِ وخدّكِ, أليس كذلك؟ -لا |
| Neden sahte burnunu sokuyorsun? | Open Subtitles | لا تحشري أنفكِ المزيّف في الأمر |
| burnunu her şeye sokmak zorundaydın. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن تحشري أنفكِ بكلّ شيء. |
| Çiğnerken Burnun mu acıyor. | Open Subtitles | هل تشعُرينَ بألمٍ في أنفكِ عندما تمضُغين؟ |
| Evet Burnun kanayacak, uykun gelecek ve saçın beyazlayacak, falan filan! | Open Subtitles | نعم ، أنفكِ ينزف ، و تنامين و شعركِ رمادي ، إلخ إلخ إلخ |
| Burnun ve ağzın suyla doluyor, ciğerlerin kasılıyor. | Open Subtitles | فمكِ و أنفكِ يمتلئان بالماء رئتيكِ تبدأ بالتشنج |
| Burnun sürtülmüş gibi hissetme. | Open Subtitles | لا تنفخي أنفكِ من الغضب "لا تغضبي ممّا حدث" |
| burnunun biraz küçük olduğunu söylerdim ağzının bir parça geniş. | Open Subtitles | ... سأخبرها بأن أنفكِ أقنـى ... فَمكِ واسع بعضُ الشيء |
| Hem barmen, hem de alkolik olsaydın ve alkol sürekli gözünün önünde ve burnunun dibinde dursaydı ne yapardın? | Open Subtitles | لنفترض أنّكِ كنتِ ساقية و مدمنة كُحول و يوجد كحولٌ أمامك أسفل أنفكِ مباشرةً طوال اليوم |
| Ağzından al, burnundan ver. | Open Subtitles | وأخرجيهِ من أنفكِ. تنفسى من فمكِ , وأخرجيه من أنفكِ. |
| "burnuna sür" demiştin. "Hayır" dedim. | Open Subtitles | فأنتِ وضعتيها على أنفكِ ولكنّي رفضتُ. |
| Dinle, çalışmaya başladığında ve ödenecek faturaların olduğunda, bir kelepir bulunca hemen Burun kıvırır mısın göreceğiz. | Open Subtitles | انظري, عندما يكون عليكِ العمل ويتوجب عليكِ دفع الفواتير بنفسك سنرى كم ستكونين سريعة في دس أنفكِ في أي صفقة |
| Gref işlemine başlamadan önce burnundaki enfeksiyonu kontrol altına almamız gerek. | Open Subtitles | حسنٌ، أحتاج لعلاج تلك العدوى على أنفكِ قبل البدء بإجراءات التطعيم |
| Ayrıca burnunuzun ucundaki yumru da küçük bir boynuzu andırıyor. | Open Subtitles | ولديكِ ذلك النتوء على أنفكِ الذي يشبه قرن صغير. |