Açık arttırmada randevumu alman konusunda mecbur olmadığını bilmeni isterim. | Open Subtitles | أريدكَ أن تعرف أنكَ لستَ مضطراً للمزايدة عليّ في المزاد |
Bizim gibi olmadığını biliyorlar. Neden burada olduğunu merak ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعلمون أنكَ لستَ مثلنا و يتساءلون لماذا أنتَ هنا |
Artık oyunlarla işin olmadığını ona ispatlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تثبتَ لها أنكَ لستَ زير نساء بعد الآن |
İkimiz de bunu yapacak kadar salak olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا نعرفُ أنكَ لستَ غبيًّا لتلك الدرجة لفعلِ ذلك. |
Taklitçi olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | إنهُ يقول أنكَ لستَ المُجرم المُقلد. |
O kadını, kızının yüzeysel olmadığını düşünmesi için kullanıyorsun. | Open Subtitles | لتجعل إبنتكَ تظن أنكَ لستَ سطحياً |
Babası olmadığını varsayarsak, Foster'la aranızı yapabilirim. | Open Subtitles | أنكَ لستَ والد الجنين، يمكنني الأطراء عليكَ ، لدى (فوستر). |
Asıl ölenin dublör, seninse gerçek Darken Rahl olmadığını nereden bilelim? | Open Subtitles | من يجزم بأنه مات و أنتَ شبيهه، و أنكَ لستَ (داركن رال) الحقيقي؟ |
Yani şimdi Dr. Martin Harris olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | إذن أنتَ تُخبرنى الأن أنكَ لستَ دكتور ( مارتن هاريس ) ؟ |
Baban gibi biri olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنكَ لستَ مثل أبيك |
İyi olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنكَ لستَ كذلك |
Yalnız olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | و أعرف أنكَ لستَ وحدك. |
Tron olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | (أنتَ تعلمُ أنكَ لستَ (ترون |