Saçındaki yağlanmaya bakarak, yalan söylediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | نظراً للتراكم الزيتي بشعرك أقول أنكِ تكذبين |
Gerçek hayatına olabildiğinde sadık kalacağız ve tekrar tekrar üstünden geçeceğiz ta ki yalan söylediğini unutana kadar. | Open Subtitles | إلزمي قصة حياتكِ، بأكبر قدر ممكن وسنواصل ذلك، مرة تلو الآخرى، تلو الآخرى حتى تنسين أنكِ تكذبين |
yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ تكذبين |
yalan söylediğini biliyorum. Nereden biliyorum? | Open Subtitles | أنا أعرف أنكِ تكذبين |
O kadar çok yalan söylüyorsun ki, artık bunun farkında bile değilsin. | Open Subtitles | على الأرجح أنكِ تكذبين كثيراً، لدرجة أنكِ لا تعلمين ذلك بعد الآن |
yalan söylediğini biliyorum. - AAH! | Open Subtitles | أنا متأكد من أنكِ تكذبين |
- yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تكذبين |
Onlara yalan söylediğini düşünüyorlar. Ne olacak ki? | Open Subtitles | يظنون أنكِ تكذبين عليهم |
Richard, Princeton'la ilgili yalan söylediğini bilmiyor mu o zaman? | Open Subtitles | إذا (ريشتارد) لايعلم أنكِ [تكذبين بخصوص [برينستون |
- Ben öldüğümde anneme bunu dersen yalan söylediğini anlar. | Open Subtitles | وستعلم أنكِ تكذبين. |
Kimse yalan söylediğini düşünmüyor. | Open Subtitles | لا يعتقد أحد أنكِ تكذبين |
Bana yalan söylediğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أنكِ تكذبين عليّ |
- yalan söylediğini kim demiş? | Open Subtitles | ومن قال أنكِ تكذبين ؟ |
Dagon bana yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | "داجون)... أعرف أنكِ تكذبين عليّ)." |
Babam hiç gözükmedi, annem de bana yalan söyledi bence şu an sen de yalan söylüyorsun. | Open Subtitles | أبي لم يظهر أبداً وأمي كذبت حيال ذلك وأظن أنكِ تكذبين الآن |
Aman tanrım, bu gerçek. yalan söylüyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | يا إلهي، هذا حقيقي لقد توقعت أنكِ تكذبين |
Burada değil! - Yine yalan söylüyorsun. | Open Subtitles | ليست هنا أنكِ تكذبين ثانية |