Tatili ailenle birlikte geçiremediğin konusunda iyi olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك بخير لعدم قضاء الاعياد مع عائلتك؟ |
İşe gelecek kadar iyi olduğuna emin misin, tatlım? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة من أنك بخير لتعودي إلى العمل؟ |
Seni evine bırakayım. İyi olduğundan emin olayım. | Open Subtitles | دعني أوصلك إلى المنزل، حتى أتأكد أنك بخير |
Ödümü patlattın. İyi olduğundan emin misin? | Open Subtitles | جعلتنى فى حالة فزع أأنت متأكد أنك بخير ؟ |
-Aschen doktor iyi olduğunu söyledi. -Bu sadece benimle ilgili değil. | Open Subtitles | لقد قال طبيب الأشين أنك بخير الأمر لا يتعلق بى وحدى |
Pete, ben sadece iyi olmana sevindiğimi tekrar söylemek istedim. | Open Subtitles | بيت، أنا فقط أردت المرور و أخبرك أنّي مسرور أنك بخير. |
Mesajını aldık. İyi olduğuna emin misin? Evet! | Open Subtitles | لقد وصلتنا رسالتك هل أنت متأكد مِن أنك بخير ؟ |
Neyse, uyandığına ve iyi olduğuna sevindim. | Open Subtitles | على كل حال، إسمع .. أنا سعيدة أنك بخير و مستيقظ، و علي العودة الأن |
İyi olduğuna sevindim, ama bu gece ki bir uyarıydı. | Open Subtitles | أنا سعيدة للغاية أنك بخير ولكن ما حدث الليلة كان إنذار |
İyi olduğuna çok sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً أنك بخير, لأنني عندما رأيتك |
- İyi olduğuna eminmisin evlat? | Open Subtitles | - هل أنت متأكد أنك بخير يا بني - أجل يا أبي فقط صداع |
- İyi olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك بخير ؟ أنا بخير |
İyi olduğundan emin misin? | Open Subtitles | صحيح , حسناً , هل أنت متأكدة مِن أنك بخير ؟ |
İyi olduğundan emin olmak istedik. Beni ara. | Open Subtitles | نريد أن نعرف لو أنك بخير عاود الاتصال بي |
Sanırım sadece senin iyi olduğundan... | Open Subtitles | أعتقد بأنّها فقط تحتاج أن تتأكد أنك بخير |
Tamam. İyi olduğundan emin olmak istiyorum sadece. Evet. | Open Subtitles | حسنا أريد التأكد فقط من أنك بخير حسنا نعم ؟ |
Tamam Scarlett ama annene mesaj çekip iyi olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | حسناً سكارليت يجب أن تراسلى أمك و تخبريها أنك بخير |
Kardeşine bir sorunu mu var diye sordum. Bana iyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد سألت ، بريدجيت ، هل هناك مشكلة معك وقالت أنك بخير |
- Evet. Bazen diğerleri kadar hasta olmadığımı düşünüyorum ama iyi olduğunu düşünüyorsan o zaman gerçekten hastasındır, diyorlar. | Open Subtitles | أحياناً ، أشعر أننى لست مريضة مثل الآخرين و لكنهم يقولون ، إذا إعتقدت أنك بخير |
Pete, sadece sana iyi olmana ne kadar mutlu olduğumu söylemek istedim. | Open Subtitles | بيت، أنا فقط أردت المرور و أخبرك أنّي مسرور أنك بخير. |
İyi olduğunuza emin misiniz, Bay Matthews? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك بخير سيد ماثيوز؟ |
Burada bekleyin. Gözetim altında tutup iyi olduğunuzdan emin olalım. Güvenli olduğunda sizi içeri alırız. | Open Subtitles | حسنًا, فقط ابقَ هنا, سنبقيك تحت ملاحظتنا لنتأكد من أنك بخير |
Yeminli ifaden için yaptığım şey için... Sen iyi misin? | Open Subtitles | ما قلته تحت القسم, و ما فعلتهُ أنك بخير هناك؟ |
Hey, bu arada, sen Kendini iyi hissediyorsun değil mi? | Open Subtitles | بالمناسبة ، هل تشعر أنك بخير و أن كل شئ على ما يرام ؟ |
Arkanda asılı duran saati çok seviyorum, çünkü hala hasta bile olsan, iyi olduğun anlamına geliyor. | Open Subtitles | تعجبني تلك الساعة الضخمة ،المعلّقة وراءك لأنّها تعني أنك بخير رغم أنك لازلت مريضا |
Önemli değil. Tek önemli olan senin iyi olman. | Open Subtitles | هذا لا يهم كل ما يهم هو أنك بخير |
Eğer birisi girmişse bile iyi haber, siz iyisiniz ve hiçbir şey alınmamış. | Open Subtitles | لحسن الحظ، أنك بخير ولا شيء سُرق |
İçeriye girmek için kredi kartını kullandım. Neyse ki iyisin. | Open Subtitles | أرغمت على استعمال البطاقة للاقتحام أحمد الله أنك بخير |
Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum. Beni ara. | Open Subtitles | وأريد التأكد من أنك بخير إتصل بيّ |