Sen gelme, Adela, kurumlardan nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | لا تَجيئي يا أديلا أعرف أنك تكرهين المراكز التعليمية |
Ve yapabileceğin hiçbir şey olmadığını düşünmekten nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أنك تكرهين الشعور وكأنه لا يوجد ما تفعلينه |
Hayır, evinden nefret ettiğini biliyorduk, bu yüzden dekorasyon yaptık. | Open Subtitles | لا ، لقد علمنا أنك تكرهين شقتك، لذا جددناها. |
Jackie, Fez'den hoşlandığın için Patty'den nefret ettiğini hiç düşündün mü? | Open Subtitles | جاكي) ألم تعتقدي مطلقا ربما) (أنك تكرهين (باتي) لأنك تحبين (فاز |
- O casustan nefret ediyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقدت أنك تكرهين تلك الجاسوسة |
- Böyle burnumu sokmamdan nefret ettiğini biliyorum. - Sorun değil. | Open Subtitles | أعلم أنك تكرهين تدخلي هكذا - لا بأس بذلك - |
Onunla iş yapmaktan nefret ettiğini biliyorum, ama bunu benim için yapar mısın lütfen? | Open Subtitles | -أعرف أنك تكرهين التعامل معه ، لكن اتصلي لأجلي |
Buradan nefret ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد إعتقدتُ أنك تكرهين هذا المكان. |
Bu işten nefret ettiğini biliyorum ama yarın geceden itibaren bu işi çok çok seveceksin. | Open Subtitles | أعلم أنك تكرهين هذا العمل وكل ذلك ...ولكن ليلة الغد ستكون أفضل وظيفة أطلاقاً |
- Sakaldan nefret ettiğini biliyor mu bari? - Hayır. | Open Subtitles | أجل ، و هل يعرف أنك تكرهين اللحية ؟ |
- Sakaldan nefret ettiğini biliyor mu bari? - Hayır. | Open Subtitles | أجل ، و هل يعرف أنك تكرهين اللحية ؟ |
Mahkemede olmaktan nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تكرهين التواجد في البلاط |
(Kahkahalar) "Ama blogunu okuyorum ve plak şirketinden nefret ettiğini biliyorum. | TED | (ضحك) "ولكن قرأت المدونة الخاصة بك، وأنا أعلم أنك تكرهين الشركة الخاصة بك. |
Buradan nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تكرهين البقاء هنا |
Burada kustuğun için buradan nefret ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك تكرهين هذا المكان |
Bundan nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تكرهين ذلك |
Bebeklerden nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تكرهين الأطفال |
Futboldan nefret ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقدت أنك تكرهين كرة القدم |
derken? Senin özel hayatınla ilgili şeyler söylememden nefret ediyorsun... | Open Subtitles | أعرف أنك تكرهين أن أقول أشياء عن حياتك |
Bak Laurel, biliyorum söylenmekten nefret ediyorsun ama bu şehir değişti, artık zehirli... ve koridolarda sosyalleşmek yanlış anlaşılabilir. | Open Subtitles | انظري لورال أعلم أنك تكرهين أن يتم أمرك بشيْ لكن هذه المدينة تغيرت وأصبحت مسمومة والتواصل الإجتماعي مع أشخاص بالحزب الآخر |
Hayır. Yani doğru işte. Fez'in senden başka birine sulandığını görmekten nefret ediyorsun. | Open Subtitles | لا ، أعني إنه صحيح أنك تكرهين أن يتودد (فاز) لفتاة غيرك |