Pekâlâ, bu lanete inanmadığınızı varsayabilir miyiz? | Open Subtitles | إذاً يمكننا الإفتراض أنك لا تؤمن باللعنة |
Neye inanmadığınızı anlıyorum ama peki neyi destekliyorsunuz? | Open Subtitles | أتفهم أنك لا تؤمن بي، ولكن عمَ تبحث؟ |
Profesör Hawking, tanrıya inanmadığınızı söylediniz. | Open Subtitles | (بروفيسور (هوكينغ قلت أنك لا تؤمن بالإله |
Ayrıca senin artık hiç bir şeye inanmadığını da söylüyorlar. | Open Subtitles | يمكنك أن تتعلمي الكثير من قراءة الجرائد يقولون أيضاً أنك لا تؤمن بأي شيء |
Yaptığımız şeye inanmadığını biliyorum ama bu bizim hayatımız, bizim seçimimiz. | Open Subtitles | أعرف أنك لا تؤمن بما نفعله لكن هذه حياتنا |
Tanrıya inanmadığınızı söylediniz. | Open Subtitles | قلت أنك لا تؤمن بالإله |
Büyüye inanmadığınızı biliyoruz, korkularımızı ya da kaderimizi paylaşmanız beklenmiyor. | Open Subtitles | نعرف أنك لا تؤمن بالسحر يا سيد (هولميس) ولا نتوقع منك أن تشاركنا معتقداتنا ولكن... |
İlk romanını bir kızı etkilemek için yazdığından "yazar tıkanması"na inanmadığını büyük yazarları okumanın sana ilham verdiğini ve onlarla beraber içmenin de en çok satanlar listesini alt üst etmene ilham verdiğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | ستقول أنك لا تؤمن بعقدة الإبداع، أنك كتبت أول رواية لك لإثارة إعجاب فتاة أن القراءة لإدباء كبار يُلهمك، |
- Buna inanmadığını biliyorsun. - Ne başarıyoruz? | Open Subtitles | أعلم أنك لا تؤمن بذلك - ولكن ماذا حققت ؟ |
Bu kader oyununa falan inanmadığını hatırlayacaksın. | Open Subtitles | ستتذكر أنك لا تؤمن بالقضاء والقدر. |
Ölüm cezasına inanmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك لا تؤمن بعقوبة الإعدام |
Tesadüflere inanmadığını sanıyordum, Gibbs. | Open Subtitles | لقد أعتقدت أنك لا تؤمن بالصدف, جيبز |