Kral olmak bir şey değil, asıl önemlisi güvende olmak. | Open Subtitles | ليس مهماً أن تكون ملكاً أنما أن تكون ملكاً وأنت آمن |
Konu baban değil, Andi, her şey. | Open Subtitles | لم اتحدث عن أباك ,أنـــدي. أنما انما كل شيء |
Aldatmaca değil. Reklam çalışması. | Open Subtitles | لَيسَت خدعة أنما عمل دعاية وإعلانِ مثير. |
Ayrıca yarasalarda da gece görüşü yoktur, sadece sonarları vardır. | Open Subtitles | الخفافيش لاتمتلك رؤيه ليليه كامله أنما يحددزا الأماكن بالموجات الصوتيه |
sadece çalışmaya devam etmeniz gerekiyordur. | TED | أنما تعني عليك الإستمرار بالعمل على هذا الشيء. |
Şeytan çıkartma tehlikeli olabiliyor ki bu sadece kurban için değil, odadaki herkes için geçerli. | Open Subtitles | ليس على الضحية فقط و أنما يقع على كُل مَن في الغرفة. |
Unutma ki;hız değil,yetenekler yarışı kazandırır. | Open Subtitles | و تذكر ، ليست السرعة التي تجعلك تفوز بالسباقات ، أنما المهارة |
Amerika'ya okumak için değil sürgüne gönderildiğimi. | Open Subtitles | أني لم أتي الى امريكا لأدرس و أنما لقد أتيت للمنفى |
Adı Uh Ji Ha değil, Uh Soo Sun. | Open Subtitles | اسمها ليس اوه جا و أنما اوه سو سون اوه سو سون |
Ne yaptığın değil, nerede ve ne zaman yaptığın önemli. | Open Subtitles | هو ليس ما تفعله، بل أنما متى وأين ستفعله، |
Ve gözlerimize düşen ışık etraftaki bir çok şey tarafından belirlenir - sadece nesnelerin rengiyle değil, aynı zamanda onları aydınlatan renk ile, ve biz ve nesne arasındaki çevrenin rengiyle. | TED | والضوء الذي يصل إلى أعيننا يتحدد بعدة أشياء في هذا العالم .. ليس فقط لون العنصر نفسه أنما أيضاً لون الإضاءة التي تقع عليه بالإضافة إلى لون العناصر التي تقع بيننا وبين ذلك العنصر |
Senin değil, benim yüzümden gitti. | Open Subtitles | لم تغادر بسببك. أنما غادرت بسببى |
Ama sorun değil, çünkü ben de Paul ile dansa gidiyorum. | Open Subtitles | مهما كان أنما ذاهبة لأرقص مع بوول |
Bu bir rica değil, uyarıdır kız kardeşim. | Open Subtitles | و هذا ليس طلبا و أنما تحذيرا يا أختي |
Çocuklarınızı harcıyorsunuz resmen ama saygın göründüğünüz sürece sorun yok, değil mi? | Open Subtitles | يود أحدكم لو تفنَى ، شبيبتُه راضياً غيرَ شانئ أنما كان فَناؤها في ! سبيل ما يُعظّم |
Hayır değil. Bu her şeyi Kemerall'a bıraktığıma dair bir feragat belgesi. | Open Subtitles | ليست بوثيقة سرية أنما هي وثيقة تنازل.. |
Ancak bu da şu anlama gelir, iş yerinde soyutlanma, işsizlik, iş gücüne az katılım gösterme gibi sorunlar yalnızca ekonomik değil, aslında varlığımızla da ilgilidir. | TED | ولكن هذا يعني أن قضايا مثل التسريح من العمل، البطالة، إنخفاض مشاركة القوى العاملة-- هذه ليست مجرد مشاكل أقتصادية فقط، أنما هي مشاكل وجودية أيضاً. |
Kanunlar sadece sözler değildir. | Open Subtitles | القوانين ليست كلمات ، أنما هي لحماية الناس |
Teleskop sadece ilk galaksileri tespit etmekle kalmaz onların nasıl büyüdüklerini de görür. | Open Subtitles | أنما يرصد الموجات الكونيه من زمن الكون عندما كان عمره أقل من مائة الف سنه فقط |
sadece dünya böyledir ve tek tuzak ona bağlanmaktır. | Open Subtitles | أنما العالم المحيط هو الفوضوى وقد تلامس الأثنان |