Bu istatistikleri biliyorum çünkü küresel göç kalıpları üzerinde çalışıyorum. | TED | أعلمُ بكل هذه الإحصائيات لأنني أدرس أنماط الهجرة العالمية. |
Sadece göç seyirlerini izlemek için askeri bir tasarımı değiştirdim. | Open Subtitles | انا مجرد طورت تصميما عسكريا لتعقب أنماط الهجرة |
Robot balinamız. göç yollarını takip eder. | Open Subtitles | الحوت الآلي إنّها تتبع مسارات أنماط الهجرة |
Kuşların göç istikametinde olunca insanlar söyleniyormuş falan filan. | Open Subtitles | مثل قلق المهتمين بالطيور. حول أنماط الهجرة |
Düşündüm de, küresel ısınmanın göç yollarını değiştirdiğini okumuştum. | Open Subtitles | لقد قرأت أن الاحتباس الحراريّ أحدث قلقلة في أنماط الهجرة. |
Babam kuşların göç şekillerini ve geçtikleri ülkeleri anlatırdı. | Open Subtitles | كان يتحدث لي عن أنماط الهجرة .و الدول التي يقومن بزيارتها طوال طريقهن |
göç şekillerini, rüzgarı, havayı ve diğer değişkenleri dikkate alırız. | Open Subtitles | متضمناً أنماط الهجرة والرياح والطقس وغيرها من المتغيرات |
Mesela halkın yüzde 30'unun göçebe olduğu Moğolistan'da, göç ve hava durumlarını takip etmek için SMS bilgi sistemleri kullanılıyor. | TED | في منغوليا على سبيل المثال، حيث 30 في المئة من الناس من الرحل، أنظمة المعلومات المعتمدة على الرسائل النصية تستخدم لتعقب أنماط الهجرة والطقس. |
"Yarasaların göç esnasında bilinen toplanma yerleri." | Open Subtitles | "أنماط الهجرة وعادات التزاوج المشتركة للوطاويط". |
Çok hassas hayvanlar ve buzulların kırılması göç yollarını etkiledi. | Open Subtitles | هم الحيوانات الحساسة جدا وكسر الجليد قبعات... أثرت على أنماط الهجرة الخاصة بهم. |
- Özellikle, göç yolları. | Open Subtitles | -على وجه الخصوص، أنماط الهجرة . |
"Cam ve Jay'lerin göç ettiği mevsimler..." | Open Subtitles | "أنماط الهجرة لـكام و جاي..." |