Ve bizim bunlardan hiçbiri olmadığımızı görünce bizimle konuşmaya karar verdiler. | TED | ولذلك عندما تأكدوا أننا لم نكن أحد هؤلاء الأشخاص، قرروا أن يتكلموا معنا. |
Ve bunu yaratmak zorunda olmadığımızı keşfettik, bir çizgi roman formatında hali hazırda zaten vardı. | TED | ومن ثم اكتشفنا أننا لم نكن نحتاج لنخترع ذلك إنه موجود بالفعل في شكل كتاب فكاهي |
Lisede o kadar iyi olmadığımızı hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أعرف أبدا أننا لم نكن راىعتين في الثانوية |
Hostelde atmosfer harikaydı. Artık evde olmadığımız çok belliydi. | Open Subtitles | وكان فيبي في نزل لا يصدق و كان من الواضح أننا لم نكن في المنزل أكثر من ذلك. |
Ama dostlar birbirinin arkasından konuşmaz. Bu da, bizim hiç dost olmadığımız anlamına geliyor. | Open Subtitles | و هذا يجعلني أستنتج أننا لم نكن أصدقاء |
Hüzün veriyor söylemek ama; biz hep böyle değildik. | TED | والحقيقة المحزنة، أننا لم نكن هكذا دائمًا. |
Buradan çıkaracağımız şey, biz doğru kitaplara sahip değildik. | TED | الذي وجدناه من ذلك هو أننا لم نكن نملك الكتب الملائمة |
Sen de biliyorsun, tam da birbirimiz için doğru kişi olmadığımızı fark etmeye başlamıştık ve sonra... | Open Subtitles | كنا قد بدأنا نكتشف أننا لم نكن مناسبين لبعضنا |
Bizi evine aldı, temizledi hiç de ucube olmadığımızı gösterdi. | Open Subtitles | هو ضمنا اليه ورعانا.. أظهر لنا أننا لم نكن غرباء على الإطلاق. |
Uçakta olmadığımızı anlamaları haftalar sürer. | Open Subtitles | أتعرفين، قد يستغرق أسبوع قبل أن يعرفوا أننا لم نكن على الطائرة. |
Durumu belgelemek için orada olmadığımızı üçü zırhlı araca geri dönüp el sallar ve gülerken arabayla uzaklaşarak beni açık hava saldırı sahasında bıraktıklarında anladım. | TED | لاحظت وقتها أننا لم نكن هناك لتوثيق الحدث عندما عاد الثلاثة إلى سيارة الجيب المدرعة ثم قادوها بعيدا وهم يلوحون لي ويضحكون، تاركينني في منطقة القصف المفتوح. |
Çok yakın dostlar olmadığımızı biliyorsun | Open Subtitles | تعلمي أننا لم نكن من الأصدقاء المقربين. |
Hiçbir zaman gerçekten arkadaş olmadığımızı da biliyorum. | Open Subtitles | ونعم أنا أعلم أننا لم نكن أصدقاء أبداً |
Çok iyi arkadaş olmadığımızı biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أننا لم نكن أفضل من الأصدقاء. |
Çok iyi ebeveynler olmadığımız su götürmez gerçek, Sue Ellen. | Open Subtitles | حسناً، لا يخفى أننا لم نكن افضل الآباء، (سو إلين) |
Burada olmadığımız için berbat hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بالاسئ ، أننا لم نكن هنا |
Butter'lar gibi olmadığımız için halimize şükredelim. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نكون شاكرين أننا لم نكن مكان (باترز) |
Hani başta nereye gideceğimizden emin değildik ya o zaman onlar çok havalı diye nereye gideceklerini sordum. | Open Subtitles | حسناً, بما أننا لم نكن متأكدين بشأن أفضل مكان للذهاب, و كانت هي و صاحبتها موفقين بذلك, فقد سألتهم أين سيذهبون, |
Gelip gelmeyeceğinden emin değildik. | Open Subtitles | و أننا لم نكن متأكدان من أنك ستتمكن من الحظور |
Görünüşe göre soru soran tek kişi biz değildik. | Open Subtitles | يبدوا أننا لم نكن الوحيدين الذين كنا نطرح الأسئلة |