| Çünkü doktor yeteri kadar rahat olmadığımı söyledi. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | لأنّ الدكتورة قالت أنني لستُ مسترخية بما يكفي هل تصدّقين ذلك؟ |
| Her neyse, seni buraya getirip manyağın teki olmadığımı göstermek istedim. | Open Subtitles | على أي حال، أردت إحضارك هنا لأريك أنني لستُ مجنونة تماماً |
| O, kelimelerin efendisi gibiydi, ve benim şair olmadığımı da biliyordu. | Open Subtitles | لقد كان بارعًا في استخدام الكلمات، وكان يعلم أنني لستُ بشاعر |
| Evet, ama yanında olmanı isteyeceğin ilk kişi ben değilim. | Open Subtitles | من المؤكد أنني لستُ الشخص الأول الذي تريد صحبته |
| Görünüşe göre hükümetinizin barış anlaşmasının altında yatan unsurları kanıtlayabilecek tek kişi ben değilim. | Open Subtitles | على ما يبدو أنني لستُ الوحيد القادر على إثبات تآمر عناصر في حكومتك على تقويض عملية السلام |
| Ama belki de kendimin Afro-Amerikan olmadığımı bildiğimden, onun sözleri tarafından suçlandığımı ve meydan okunduğunu hissettim. | TED | غير أنه وربما لأني أدركت أنني لستُ بأمريكية من أصول أفريقية، شعرتُ أيضاً بالتحدي وأنني من المتهمين بعباراته. |
| İki dakika önce kızın için yeteri kadar iyi olmadığımı söyledin. | Open Subtitles | حَسناً، منذ دقيقتين لقد أخبرتيني أنني لستُ جيداً بما فيه الكفاية لإبنتكِ |
| Yeni oyuncağı olmadığımı anladığı zaman anlaşacağız. | Open Subtitles | حالما تكتشف أنني لستُ لعبتها الجديدة سنكون متافهمَين |
| -Onun yeni oyuncağı olmadığımı düşünüyor iyi oldu. | Open Subtitles | حالما تكتشف أنني لستُ لعبتها الجديدة سنكون متافهمَين |
| Yeni oyuncağı olmadığımı anladığı zaman anlaşacağız. | Open Subtitles | حالما تكتشف أنني لستُ لعبتها الجديدة سنكون متافهمَين |
| Bu benim hatam. Ona, hafta boyunca uygun olmadığımı söylemiştim. | Open Subtitles | هذا خطأي قلت له أنني لستُ متاحة خلال الأسبوع |
| İçeri girmeme izin vermediler. Akraba olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | ولم يسمحوا لي بالدخول قائلين أنني لستُ ذات قرابة |
| Seçimlerimin nedenlerini açıklamak zorunda olmadığımı söyledin. | Open Subtitles | لماذا؟ لقد قلتَ أنني لستُ مطالباً بالتفسير |
| Çünkü onları tanısaydınız onları gerçekten tanısaydınız kahrolası bir psikiyatriste ihtiyacı olanın ben olmadığımı bilirdiniz. | Open Subtitles | لأنّك لو كنت تعرفهم، لو كنت تعرفهم حق المعرفة. لعرفت أنني لستُ الشخص الذي يجدر به التقلّص. انظري. |
| Tamam, geçerli olmadığımı bilmek istiyorsun. Bu doğru. | Open Subtitles | حسناً, و هو يريد أن يتأكد أنني لستُ محتملاً أن أكون مشتبه بهِ |
| Şansa neden ihtiyacım olacak emin değilim, yani evlenen ben değilim ama teşekkürler. | Open Subtitles | لستُ متأكدًا من سبب حاجتي للحظ بما أنني لستُ الذي سيتزوج ولكن شكرًا لك |
| Ama şu anda bu işin sonuçları hakkında endişelisin ama gördüğün gibi ben değilim. | Open Subtitles | ، أترى ،مــاتفعله الآن ، أنت قلق بخصوص الـعواقب فى حين أنني لستُ كذلك |
| Sanırım bu iş için doğru adam ben değilim. | Open Subtitles | أظن أنني لستُ ملائم لهذا العمل.. |
| Hep istediğin baba ben değilim, biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنني لستُ الأب ...الذي طالما أردته |
| ki ben bile bu ailenin bir parçası olmak istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | حتى أنني لستُ متأكدة من رغبتي بأن أكون من هذه العائلة |
| Ama Polly bana çok özel bir hediye vermişti: yalnız olmadığım bilgisi ve kürtajın konuşabileceğimiz bir konu olduğu gerçeği. | TED | لكن بولي أعطتني هدية مميزة جدا: لقد أخبرتني أنني لستُ الوحيدة ومن ثم أدركت، أن عملية الإجهاض أمرٌ يمكننا التحدث عنه |