Bu amacına hizmet ediyor ama bence ileriye dönük yapılırsa daha etkili olur. | TED | ويخدمُ هذا هدف السنة. لكنني أجدُ أنها أكثر فعالية لو قمنا بذلك مقدمًا. |
Hindistan'ın kristali ya da Pers'in halısından çok daha nadide. | Open Subtitles | أنها أكثر شئ نادر من بلؤرة الهند او سجادة فارس |
Evet ama bu şanstan daha çok, kötü şartlardan dolayıydı. | Open Subtitles | نعم ولكنني لست متأكد بأنه حظ أنها أكثر كظروف سيئة |
Eğlenceliydi, pantolonunuz üstünüzdeyken, yapabileceğiniz en büyük eğlence. | TED | أنها ممتعة. أنها أكثر الأشياء إمتاعا يمكنك أن تحصل عليه وأنت مرتدياً سروالك |
İşte bu en son pişiricim, ve eğer bu nükleer reaktörden daha kompleks gözüküyorsa, bu zaten öyle olduğu için. | TED | هذه آخر آلاتى للطبخ وإذا بدا عليها أنها أكثر تعقيداً من المفاعل النوويّ؛ فهي فعلاً كذلك. |
Her zaman basit bi hırsızlıktan fazlası olduğunu düşünürdüm | Open Subtitles | وكنت دائما عندي شك أنها أكثر من مجرد سرقة بسيطة. |
Ailemi gördüğümde aklımın bana oyun oynadığını sanmıştım ama şimdi bundan fazlası olduğunu anladım. | Open Subtitles | ظننت عقلي يخادعني عندما رأيت رؤى لعائلتي، ولكني الآن أرى أنها أكثر من هذا |
Bulutun altında daha serin olduğunu herkes bilir. | TED | يعلمُ الجميع أنها أكثر برودة تحت الغيوم. |
Ve bunlardan bir tanesi de onu daha büyetebiliyor olmam Eğer onu vurgulamak istiyorsam ve daha önemli yapmak istersem. | TED | وبعض الحركات الممكنة أن أجلعها أكبر اذا ما أردت التأكيد على أنها أكثر أهمية |
Fakat ikinci grup daha bir ilginçti: | TED | لكن بعد ذلك المجموعه الثانية حيث أنها أكثر تشويقا : |
Gerçek çok daha karmaşık. Bir parça şuna benzeyen pek çok yazılım gerektiriyor. | TED | إذ أنها أكثر تعقييدا في الواقع وتتطلب الكثير من البرامج بهذا الشكل. |
Pahalı olanlardan daha güvenilir olduğu için, sık kullanılan bir radyo tüpü olan 6J6'yı kullandılar. | TED | لقد استخدموا الأنابيب المفرغة المتاحة للراديو لأنهم وجدوا أنها أكثر فعالية من الأنابيب الغالية |
Sanırım şu anda, tahsis edilmiş bir hattan bilgiyi geçirmenin en geçerli aracı budur. | TED | أعتقد أنها أكثر الوسائل ملائمة في الوقت الحالي لتمرير المعلومات عبر قناة مخصصة. |
Geçen yüzyılda, kendimizi şimdiye kadar bildiğimiz en değerli materyal sistem olan fosil yakıtlara göre organize ettik. | TED | حسنا، في القرن الماضي، لقد نظمنا حياتنا اعتماداً على الوقود الأحفوري، ويمكن القول أنها أكثر النظم التي عرفناها قيمة. |
Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm farkındalığı en yüksek bebek' dedi. | TED | قال أحد الأصدقاء " أنها أكثر طفل منتبه رأيته في حياتي " |
Bu andan itibaren, onlara karşı en ufak bir sevgi beslemem, pek mümkün görünmüyor. | Open Subtitles | سوف تجد أنها أكثر صعوبة من أي وقت مضى إلى احبهم.. من الآن على. |
Kitapçının camından ona aşk dolu bakışlar atarken dikkat dağınıklığından daha fazlası olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنت اظن أنها أكثر من مجرد إلهاء عندما كنت تدور حول مكتبتها لتلقي عليها نظرة محبة عبر نافذة |