Tanrıya yemin ederim ki onun iyi olduğunu söylemek istersin. | Open Subtitles | أقسم بالله أنه من الأفضل أن تخبرني أنها بخير الآن |
Onunla eve bu kadar yakın buluşmam aptalcaydı fakat iyi olduğunu görmeliydim. | Open Subtitles | ، لقد كانت حماقة مني أن أقابلها بالقرب من المنزل لكن كان عليّ أن أتأكد أنها بخير |
James, O iyi. Sadece biraz hava almak istedi. | Open Subtitles | جيمس ، أنها بخير ، كانت تحتاج للقليل من الهواء |
O iyi. Arabası için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz sanırım. | Open Subtitles | نعم , أنها بخير , لا تستطيع قول ذلك عن السياره |
Umursamıyorum bile. Beni ilgilendirmez. Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لا آبه حتى، ليس من شأني أريد فقط معرفة أنها بخير |
Bir şey imzalamadan önce Onun iyi olduğundan emin olmalıyım. | Open Subtitles | قبل أن أوقع أي شيء، أريد أن أعلم أنها بخير. |
Eşiniz. İyi olduğuna eminim. Washington DC'de. | Open Subtitles | أنا متأكّد أنها بخير فلقد كانت فى العاصمة نصف قطر الإنفجار لم يكن |
Harlem'e gidip Bumpy'ye kızının iyi olduğunu söyle. | Open Subtitles | سوى أن تعود إلى هارلم وتخبر بامبي أنها بخير |
Belki de kendine güvendiği için herkes onun iyi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | وربما لأنها واثقة من نفسها الجميع يشعر أنها بخير |
Sadece iyi olduğunu ve onu aramayı denemememizi | Open Subtitles | . قالت أنها بخير . و لا يحاول أحد البحث عنها |
Nerede olduğunu bilmiyoruz ama bizi arayıp iyi olduğunu söyledi | Open Subtitles | . نحن لا نعرف أين هى ، لكنها أتصلت و قالت أنها بخير |
O iyi. Notları birazcık düştü. | Open Subtitles | أنها بخير حال ، درجاتها الدراسية أنخفضت قليلاً و حسب. |
Allaha şükür O iyi. SağIıklı ve güçIü. | Open Subtitles | الحمد لله أنها بخير ، وسليمة وقوية. |
O iyi mi bakabilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتأكدى أنها بخير ؟ |
İyi olduğundan emin olmak istedim. Başına bir şey gelmesini istemem. | Open Subtitles | . أردتُ التأكد من أنها بخير لا أريدها أن تتأذى |
Ona bir şeyler götürdüm. İyi olduğundan emin olmak için onunla kaldın. | Open Subtitles | و أحضر لها بعض الأشياء - و تبقى للتأكد أنها بخير - |
İyi olduğundan emin olmak için önümüzdeki birkaç saat ona göz kulak olsanız iyi olur. | Open Subtitles | أن تظلي معها الساعات المقبلة لكي تتأكدي أنها بخير |
Elimin iyi olduğuna inanmak istedin. | Open Subtitles | أردت أن أصدق أنها بخير أردتينني أن أكون بخير |
Gidip bir bakayım, kazadan sonra iyi olduğuna emin olayım. | Open Subtitles | سأذهب للإطمئنان عليها للتأكد من أنها بخير بعد الحادث |
Bir şeyi yok. Gidip yat sen. | Open Subtitles | أنها بخير عودى لنومك |
Gidip iyi mi diye bakayım. Sizi tanıdığıma memnun oldum. | Open Subtitles | يفضل بي الذهاب للتأكد أنها بخير كان من اللطيف لقاؤكما. |
Natasha son zamanlarda kendini iyi hissetmiyormuş. | Open Subtitles | أنه منذ فترة قريبة لم تعد ناتاشا تشعر أنها بخير. |
Sonra şöyle dedi, "Ama eminim, o iyidir." | TED | ثم أخبرني أنه متأكد من أنها بخير. |