Size inanmadığımı sanmayın bayım. Ama iki ünlü sanat eksperi... gerçek olduğunu söyledi, siz nasıl bu kadar eminsiniz? | Open Subtitles | ليس لاني لاأصدقك كيف تكون متأكد وهناك فنانان يؤكدان أنها حقيقية |
Onlar taktığında, insanlar gerçek olduğunu varsayıyor. | Open Subtitles | لذا، حين يقومون هم بحملها، سيفترض الناس أنها حقيقية. |
Bunların gerçek olduğunu öğrenirsem, şaka ürünü değillerse yani... | Open Subtitles | وإن اكتشفت أنها حقيقية وليست من متجر للهواة |
Yakından bakarsanız mecazen gerçek olduğunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | إن أمعنت النظر بما يكفي، أظنك سترين أنها حقيقية مجازياً. |
Evet, ama sadece mürekkep gerçek olduğunu kanıtlamaz. | Open Subtitles | لكن الحبر وحدة لا يثبت أنها حقيقية |
Ama kiliseyi bir aptal gibi bastığında o zaman anladım gerçek olduğunu. | Open Subtitles | لكن... عندما انفجرتي داخل تلك الكنسية كالحمقاء، وقتها علمت أنها حقيقية. |
Karadelikler ve galaksiler çok çok uzakta ama aynı zamanda buradan baktığınızda bunların gerçek olduğunu, çünkü gözüme çarpan fotonların yıIdızlardan geldiğini fark ediyorum. | Open Subtitles | هذه الثقوب السوداء والمجرات بعيدة جداً لكن في نفس الوقت حينما تأتي إلى هنا تدرك أنها حقيقية لأنك كما تعلم كل الفوتونات التي تصدم عيناي حالياً من هذه النجوم .. |
Çoğu zaman onların gerçek olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | وفي كثير من الأوقات أعتقد أنها حقيقية |
gerçek olduğunu biliyordum! Hissetmiştim. | Open Subtitles | ،كنت أعرف أنها حقيقية شعرت بهذا |
Ama sonra tuvalete gidiyor ve gerçek olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | ثم تذهب إلى المرحاض فأعرف أنها حقيقية |
Ama bunun, insanlar için gerçek olduğunu gördüm. | Open Subtitles | لكني أرى أنها حقيقية عن الناس |
Ama bunun, insanlar için gerçek olduğunu gördüm. | Open Subtitles | لكني أرى أنها حقيقية عن الناس |
Boomer'a yaptığı gibi. gerçek olduğunu sandığımız anılar yerleştirdi. | Open Subtitles | جعل حالتنا مثل (بومير) الذكريات التى أعتقدنا أنها حقيقية |
Gördün mü, gerçek olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أترين ؟ لقد علمتُ أنها حقيقية |
Eh, onlar bunun gerçek olduğunu düşünüyorum | Open Subtitles | حسناً هم يظنون أنها حقيقية |
gerçek olduğunu teyşt etmeliyim. | Open Subtitles | أحتاج أن أتاكد من أنها حقيقية |