Hata yaptığımı ve ona ihtiyacın olduğunda Sam'in senin yanında olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | أعلمُ أنّي إقترفتُ خطأً و أعلمُ أنهُ كان هناك عندما إحتجتِ إليه |
Zaten çok tuhaf olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لا عجب، أنني كنت أعتقد أنهُ كان شيء غريب |
Bir Yaz Gecesi Rüyası* gibi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنهُ كان مثل حُـلم في منتصف ليلة صيفية |
Sam Berlingoff olduğunu söyledi. Yalan söylediğini nereden bilebilirdim? | Open Subtitles | قالَ كات أنهُ كان سام بيرلينغهال كيفَ يُمكنني أن أعرِف أنهُ كانَ يكذِب؟ |
Sanırım bizim ona ihtiyacımız kadar onun da bize ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | أعتقد أنهُ كان يحتاجنا بقدر ماكنا نحتاجه |
O kadar insan arasında, çok zinde duruyordu. Dr. Clarkson, kalp krizi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | من بين كل الرجال على وجه الأرض، أعني أنهُ كان يبدو سليماً جداً |
Birisi erişim kartını almaya çalışmış o da onu vermemeye çalışırken ölmüş bu yüzden kötü adam olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً, أحدهم حاول أن يأخذ بطاقة مرورهِ و هو مات بسببها لذا لا أعتقد أنهُ كان شريراً |
O zamanlar bunun doğru olduğunu düşünürdüm, ama şimdi iki misli doğru olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | أظن أنهُ كان صحيحاً حينها، لكنه الآن أصحُّ |
Sporlar ve mantar bize çok ılıman bir sonbahar olduğunu söyledi. | Open Subtitles | من الأبواغ و الفطريات تثبت أنهُ كان خريف دافئ للغاية |
Oh, sanırım hepimiz onun feci bir yanlış anlama olduğunu anlayacağız. | Open Subtitles | أعتقد أننا جميعاً سوف نكتشِف أنهُ كان سوء فَهم فظيع. |
Bakın, finansal durumum hakkında birçok yanlış anlama olduğunu biliyorum ama endişenize son vermeye hazırım. | Open Subtitles | وأنا أقدر قولكَ هذا أنظر، أنا أعلمُ أنهُ كان هناك الكثير من المفاهيم الخاطئة عن حالتي المالية |
Gözlerine baktığımda, onun da benim gibi olduğunu gördüm. | Open Subtitles | عندما نظرتُ في عينيه رأيتُ أنهُ كان مثلي |
İkinci bir bilgisayardan giriş yapacak kadar aptal olduğunu ummalıyız. | Open Subtitles | لنآمل أنهُ كان أحمقاً كفاية للدخول من حاسوبٍ ثاني |
Gençken, filmler izliyordum, çok salakça olduğunu düşünüyordum daima. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً شاهدت الأفلام اعتقدت دائماً أنهُ كان من الغباء بحيث |
onun bir müşterinin teleskopu olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | لقد ظنت أنهُ كان منظار فضائي لعميلٌ ما |
Daha kötüsü. Üç çivi, onun Cizvit olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | المسامير الثلاثة تعني أنهُ كان يسوعياً |
Elimde Vince tuzak kurulduğuna dair vardı biliyorsun, şimdiyse sana tuzak kurulduğunu düşünüyorum, bana bunun tesadüf olduğunu söyle. | Open Subtitles | نت تعرف ، أنهُ كان لدي أدلة تُثبتتلفيقتُهملـ" فينس " و الأن أعتقد أنه تم تلفيق تُهم لك. أخبرني أن هذه مُجرد صدفة؟ |
Sadece onun benim oğlum olduğunu hatırlatmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنتُ احاول أن أذكركَ أنهُ كان إبني |
Clark kurbanın sol elinde büyümekte olan bir kemik olduğunu söylememiş miydi? | Open Subtitles | (ألم يقل (كلارك أنهُ كان هنالك نمو للعظام على يد الضحية اليسرى؟ |
Hayır. Sadece kötü bir patron olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | كلاّ، ظننت وحسب أنهُ كان أسوأ رئيس |
Görünen o ki, en sevdiği şampanya buymuş. Onlar da onun adını vermişler şaraba. | Open Subtitles | على مايـبدو ، أنهُ كان نبيذهـ المفضل لذا سمي بإسمـه |