Birinin kalbi tuttu. Hesabı görmüş olmalı. | Open Subtitles | أحدهم أصيب بسكته قلبية لا بد أنه رأى الفاتورة |
Günlüğünü okuduk ve anladığımız kadarıyla sanırım kötü bir şey görmüş. | Open Subtitles | لقد عثرنا على مذكراته ومما يبدو أنه رأى سوءا |
O gemiye giden Kane, orada binlerce yumurta gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | الذى دخل تلك المركبه قال أنه رأى ألاف البيوض الآلآف |
Evet, ama UFO gördüğünü ve depremleri önceden farkedebildiğini sanıyor. | Open Subtitles | نعم، ولكنه يقول أنه رأى طبقاً فضائياً ويمكنه التنبؤ بالزلازل |
Ama o hep etrafta dolaşırdı. Mutlaka her şeyi görmüştür. | Open Subtitles | لكنه كان متوجداً هناك دائماً لابد أنه رأى الأمر برمته |
Yoksa senin ve benim açıkça itiraf edemeyeceğimiz şeyi mi gördü? | Open Subtitles | أم أنه رأى الشئ الواضح الذي لا نستطيع الإعتراف به |
O mahkum, Barnett'in sağ elinin kesildiğini gördüğüne dair yemin ediyor. | Open Subtitles | هذا الصديق يقسم أنه رأى يد " بارنيت " اليمنى مبتورة |
Krala söyleyin, bendeki iyi yanı görmesini hep hatırlayacağım. | Open Subtitles | أخبرى الملك أننى سأتذكر دوما أنه رأى أفضل ما فى |
Dün gece birinin buradan hızla geçtiğini görmüş. | Open Subtitles | من دورية المجتمع يقول أنه رأى رجلاً يقود السيارة مسرعاً مبتعداً من هنا اليلة الماضية |
Bir sürücünün ifadesine göre olayın olduğu cumartesi akşamı olay yerinde park halinde yeşil bir sedan görmüş. | Open Subtitles | قائد دراجة قال أنه رأى سيارة خضراء توقفت في جانب الطريق القريب من الحقل في ليلة السبت تلك |
Oda koltuğun üstünde eşyalarını görmüş olmalı. | Open Subtitles | فلا بد أنه رأى أغراضك على الكنبة و أخذها |
Eşimi yalnız yürürken görmüş ve izlemiş olmalı. | Open Subtitles | لابدّ و أنه رأى زوجتي تسير بمفردها و قام بملاحقتها |
Eğer buradaki tuvaleti görmüş olsaydın sebebini anlardın. | Open Subtitles | حسناً، لو أنه رأى هذا الحمام فستفهمين لماذا |
Eşimi yalnız yürürken görmüş ve izlemiş olmalı. | Open Subtitles | لابدّ و أنه رأى زوجتي تسير بمفردها و قام بملاحقتها |
- Adamın biri burada beyaz bir minibüs gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | شخص ما قال أنه رأى شاحنة نقل بيضاء متوقفة هنا |
Savcılığın, Jolene'i Chad'a tecavüz ederken gördüğünü söyleyen bir tanığı var. | Open Subtitles | الادعاء قد شاهد عيان أن يدعي أنه رأى جوليني اغتصاب تشاد. |
Alec telefon numaralarını ona veren birkaç kadın gördüğünü söyledi. | TED | أخبرني أليك أنه رأى بعض النساء يعطينه أرقام هواتفهن. |
Mutlaka her şeyi görmüştür. | Open Subtitles | لكنه كان متوجداً هناك دائماً لابد أنه رأى الأمر برمته |
Ama içlerinden biri benim en iyi arkadaşım o yüzden eğer Bobby Cobb dev bir katil denizanası gördüm diyorsa, görmüştür. | Open Subtitles | لكن واحد فقط هو صديقي المُقرب لذا إن قال بوبي كوب أنه رأى قنديل بحر عملاق قاتل إذا فقد رآه |
Muhtemelen parçalara ayırmak istediği bir fare gördü. | Open Subtitles | من المحتمل أنه رأى فأرا يريد أن يمزقه نصفين. |
O mahkum, Barnett'in sağ elinin kesildiğini gördüğüne dair yemin ediyor. | Open Subtitles | هذا الصديق يقسم أنه رأى يد " بارنيت " اليمنى مبتورة |
Krala söyleyin, bendeki iyi yanı görmesini hep hatırlayacağım. | Open Subtitles | إخبرى الملك أننى دائما ما سأتذكر أنه رأى أفضل ما بداخلى |
Birileri, Fernando Sucre'nin tanımına uyan birinin araba çalarken görüldüğünü bildirmiş. | Open Subtitles | أعلمنا شخص أنه رأى شخصاً يشبه فرناندو سوكر) يسرق سيّارة) |