Zaman içinde kendilerini kanıtlamak için yaptıkları kavgalar, sadakatsizlikler ve birbirlerini suçlamalar çok üzücü. | Open Subtitles | ثم يقاومون ويستمرون في الإخلاص لإثبات أنفسهم ويلوم بعضهم البعض، أنه محزن |
İnsanların bütün zamanlarını kondisyon bisikletlerine ve egzersizlere ayırması ne kadar üzücü. | Open Subtitles | أنه محزن جداً بالناس الذي يمرون بهم بدراجاتهم الثابتة وتمارينهم |
Sıkı dostların böyle ayrı kalması ne üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أنه محزن أن يحدث هذا لأعز أصدقائك أليس كذلك؟ |
Komik değil bence; üzücü. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا الأمر مضحك. أعتقد أنه محزن. |
Hasta olmaları çok üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أنه محزن جداً عندما لا يشعرون بخير اليس كذلك؟ |
Şu bir gerçek ki önemli günlerinizde babanızın yanınızda olmaması üzücü bir durum. | Open Subtitles | أعلم أنه محزن أن لا يكون أبوك متواجدا في الأيام المهمة. |
Çok üzücü. Bahse varım senin gibi bir yerden bitme 15 saniyede şöyle olur: | Open Subtitles | أنه محزن جدًا، واثقة أيها الأحمق ستدوم 15 ثانية وتقول، |
İkinizin de hayatı, herkesin bir şeylerden sıyrılmaya çalıştığı bir oyun gibi görmeniz çok üzücü. | Open Subtitles | وأعتقد أنه محزن انكما تنظران هكذا كنوع من اللعبة حيث الجميع يحاول إخفى شيئاً ما |
Bu çok üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أنه محزن ، أليس كذالك ؟ |
Bu çok üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أنه محزن ، أليس كذالك ؟ |
Bunu söylemek çok üzücü ama, Rita 10 hafta önce trafik kazasında öldü." | Open Subtitles | أنه محزن جداً , (ريتا) توفت في حادث طريق قبل عشر أسبابيع؟ |
üzücü fakat doğru korkarım. | Open Subtitles | أخشى أنه محزن ولكنه حقيقي |
Roxanne, yalnızca bunun üzücü olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | (روكسان) أنا أقول لك فقط أنه محزن. |
Çok üzücü. | Open Subtitles | أنه محزن جداً |
- Çok üzücü. | Open Subtitles | أنه محزن جداً |