Hatta bir çoğu AIDS için bir aşı yapmanın imkansız olduğunu düşündü, ama bugün yeni bilgiler tam tersini söylüyor. | TED | الكثيرون إعتقدوا أنه من المستحيل صنع لقاح للإيدز, و لكن اليوم, الأدلة تخبرنا بالعكس. |
Kıçını sallamadan dişini fırçalamanın imkansız olduğunu farkettin mi hiç? | Open Subtitles | أكنت تعلمين أنه من المستحيل أن تنظفي أسنانكِ دون أن تهزي مؤخرتكِ؟ |
NASA'daki herkes, herhangi birisinin belli etmeden böyle bir hasarı verebilmesinin imkansız olduğunu söyleyecektir. | Open Subtitles | اذا كان أي أحد من ناسا سينظر الى تلك التحليلات سيقول أنه من المستحيل لأي شخص أن يقوم بمثل هذه الأعمال من غير كشفه ؟ |
Ters bir tepki oluşmadan insanlara güç kazandırmanın imkânsız olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنه من المستحيل اعطاء الناس قدرات بدون رد فعل جانبي |
Eğer siz cezaevinde olsaydınız ırk hakkında konuşmadan yargı reformundan konuşmanın imkânsız olduğunu bilirdiniz. | TED | الآن، إذا سبق لكم الذهاب إلى السجن، فستعلمون أنه من المستحيل التحدث عن إصلاح العدالة بدون التحدث عن العرق. |
Bizi burada bulabilmelerinin mümkün olmadığını söylemişlerdi! | Open Subtitles | لقد قالوا أنه من المستحيل أن يجدوننا هناك |
- Osmond'a İngiltere'ye gitmemin... - ...imkansız olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أوزموند تقول أنه من المستحيل أنني يجب أن أذهب إلى إنكلترا. |
Suikasta uğrayacağı zaman, bunu gerçekleştirecekler onu öldürmenin neredeyse imkansız olduğunu gördüler. | Open Subtitles | وعندما همّ المتآمرين لقتله أكتشفوا أنه من المستحيل أن يفعلو ذلك |
Çarpışmanın tavanı böyle açmasının imkansız olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا لي أنه من المستحيل أن تفتح قوة الاصطدام السقف بهذه الطريقة |
Geleceği görmenin imkansız olduğunu söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي قال أنه من المستحيل أن نرى المستقبل |
Eğer bu arabayı sürüyorsanız mutsuz olmanın imkansız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أنه من المستحيل فعلا أن تكون سعيدة إذا كنت تقود هذه السيارة. |
Senin problemin bir hastaya aşık olmanın patolojik olmayan bir olay olabileceğinin imkansız olduğunu düşünmen. | Open Subtitles | أترين, مشكلتك هي أنك تعتقدين أنه من المستحيل ...الوقوع بغرام مريضة بدون بعض المرض الذي يحيط بالأمر بأكمله |
Kadınlara okumayı öğretmenin imkansız olduğunu söylerlerdi. | Open Subtitles | أنه من المستحيل تعليم النساء القراءة |
Ve açıkçası ben bile bunun imkansız olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | بصراحة حتي أنني قلت أنه من المستحيل |
Van de Kaap kan elması alışverişini reddederken, kaçakçı yakalanmazsa elmasın geldiği yeri öğrenmenin imkansız olduğunu itiraf ediyor. | Open Subtitles | (فان ديكاب) أنكر تجارة الماس الدموي لكنه أقر أنه من المستحيل معرفة مصدر الماس الا اذا تم القبض على المهربين |
Bilim adamlarımız bunun imkansız olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | - يقول علمائنا أنه من المستحيل. |
"Devam etmenin benim için ne kadar zor ve imkânsız olduğunu sen de biliyorsun." | Open Subtitles | تعلمين مدى صعوبة الأمر وكيف أنه من المستحيل أن يستمر |
Bu dağda tünel açmanın bana imkânsız olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول أنه من المستحيل حفر نفق خلال ذلك الجبل؟ |
Büyük liderler her şeyi kontrol altına almanın imkânsız olduğunu bilirler. | Open Subtitles | القادة العظام يعرفون أنه من المستحيل أن تأخذ كل شيء على أنفسهم. |
Onu geri kazanmamın mümkün olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ولكنني أعرف أنه من المستحيل أن أسترجعها |
Önce sana mümkün olmadığını söylerler. | Open Subtitles | الحق، أولا يقولون لك، أنه من المستحيل. |