Ama bir gün uyandığında bunu yanında taşımaktan rahatsız olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | ولكن يوماً ما، سوف تستيقظين، وستجدين أنّكِ لا تمانعين حمله معكِ. |
İnatçı olmadığını söylemedim anneliğe uygun olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لم أقل أنّكِ لستِ عنيدة قلتُ أنّكِ لا تصلحين أماً |
Taşınmana yardım etmemize ihtiyacın olmadığını söylediğinde, kibar olmaya çalıştığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما قلتِ أنّكِ لا تريدين مساعدتنا في إنتقالك ظننت أنّكِ تتصرفين بشكل مهذب فحسب |
- Evet ama görünüşe bakılırsa hangisinin doğru yön olup olmadığını bilmeyen bir beyine güvenemezsin. | Open Subtitles | أنّكِ لا تستطعين الثقة بدماغ لا يمكن له إتخاذ قرار بشأن إنقلاب الأمور أو إعتدالها |
Savcılıktan olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّكِ لا تعملين بمكتب المدّعي العام |
Bana Martin Charles hakkındaki şüphelerini anlatmadan önce geldiğinde neden bahsettiğin konusunda hiçbir fikrim olmadığını bu yüzden söyledim. | Open Subtitles | لهذا السبب عندما أتيتِ إليّ سابقاً بشكوكِ حول الشركة، أخبرتُكِ أنّكِ لا تعرفين ما تتحدّثين عنه. |
Ve yardıma ihtiyacın olmadığını düşünmen de yardıma daha da çok ihtiyacın olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | وكونكِ تظنّي أنّكِ لا تحتاجي مساعدة يعني أنّكِ في أمسّ الحاجة إليها |
Yani ABD Hükümetinin yetkisine hiç saygınız olmadığını mı söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أتقولين أنّكِ لا تحترمين سلطةَ حكومة الولايات المتحدة ؟ |
Niyetinin öyle olmadığını bilmiyor. | Open Subtitles | هو لا يعرف أنّكِ لا تقصدين شيئاً |
Umrunda olmadığını biliyorum ama, son 3 yılımı birlikte geçirdiğim insanlar beni ortada bıraktılar. | Open Subtitles | أعرف أنّكِ لا تهتمّين لكن القوم الذين أمضيت معهم آخر ثلاث سنوات من عمري--تركوني |
O yüzden, bana yapabileceğiniz bir şey olmadığını söylemeyin. Onu tedavi edeceksiniz... | Open Subtitles | لا تقولي لي أنّكِ لا تستطيعين أن تفعلي شيئاً... |
Hiçbir kanıtın olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | يعلم أنّكِ لا تملكين شيئاً يُدينه. |
İkimiz de başka seçeneğinin olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | كِلانا يعرف أنّكِ لا تملكين خياراً. |
Uyuşturucun olmadığını söyledin sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنّكِ قلتِ أنّكِ لا تملكين مخدرات! |
Fazla paran olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ لا تمتلكين الكثير |
Sen, Nate'e aranızda bir şey olmayacağını ya da ona karşı romantik bir ilgin olmadığını ispatlamaya odaklan. | Open Subtitles | أنتِ ركّزي على إظهارُكِ لـ(نيت)بِإعلامهِ.. أنّكِ لا تحمِلين أيّةُ مشاعرٍ تجاهِهِ إطلاقاً. |
Evlendiğinizden beri hiçbir şeyin farklı olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | {\pos(192,210)} هل تخبرينني فعلا أنّكِ لا تشعرين بأيّ إختلاف بما أنّكِ متزوجة الآن؟ |
Sidney'in nerede olduğu hakkında hiçbir fikrin olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّكِ لا تملكين فكرة عن مكان (سيدني) |
olmadığını biliyorum ama onun var. Selam. | Open Subtitles | -أعرف أنّكِ لا تعرفين، ولكنّه يعرف . |
- Öyle olmadığını biliyorsun! | Open Subtitles | ـ أنّكِ لا تعرفين! |