"أنّهما" - ترجمة من عربي إلى تركي

• olduklarını
• söylemişti
• onlar
• ettiklerini
• ikisi
• onların
• olmalılar
• söylediler
• olabilirler
• olduklarına

Ne olduklarını açıklayamıyorum diye onların UFO olduklarına inanacak değilim.
عجزي عن التفسير لا يعني أنّي سأصدّق أنّهما طبقان طائران

Bilgiyi almak için blöf yaptığını sanıyordum. Gerçekten alakalı olduklarını mı düşünüyorsun?
خلتُكَ كنتَ تخادع للحصول على المعلومات أتظنّ أنّهما حقاً متصلّين؟

Çok dikkatli olduklarını sanıyorlardı ama evet biliyordum.
إعتقدا أنّهما كانا حذرين جداً ولكن أجل ، كنتُ أعرف

Sigortaya kimin bakacağını tayin etmek için yazı-tura attıklarını söylemişti.
قالت لك أنّهما اعتادا اللجوء لرفع القطعة النقدية لتحديد من سيصلح العطب؟

Böyle bir şey yapmak isteyeceklerine pek ihtimâl vermiyorum, ama onlar kabul ederlerse ben de varım.
لا أتخيل أنّهما سيرغبان في هذا لكن إن كانا مستعدان فأنا موافق

Hayır, bence erkek arkadaşına gidelim. Kavga ettiklerini biliyoruz.
.كلاّ. أقول أن نعود مُجدداً إلى خليلها .نحن نعلم أنّهما تشاجرا

Benim ediyor olduklarını düşündüğüm kadar oğulların senden nefret ediyor mu?
حسنٌ، لتسرع بإخباري قبل أنّ ينال السرطان من أذناي. أيكرهكَولداك.. بقدرما أحسبُ أنّهما يكرهاك؟

İyi olduklarını söylüyorlar ama yine ufacık bir şey onları tetikleyecek.
أعني يقولان أنّهما سيكونان على ما يرام، ثمّ سيأتي شيءٌ صغير ليفجّر الوضع.

Karımı ve oğlumu tahliye edin. Güvende olduklarını bilmek istiyorum.
أخلوا زوجتي و ابني أريدُ التأكّدَ أنّهما بأمان

Bir süre daha güçlü bir silah olduklarını kanıtladılar.
خلال بعض الوقت، إتّضح أنّهما سلاح فتّاك.

İlk başlarda eve girdiklerinde ikisinin birlikte olduklarını düşünmüştüm.
بالبداية، عندما جاؤوا إلـى البيت في الواقع، ظننتُ أنّهما مرتبطـان عاطفيـًا

Teşkilat hiçbir şey söylemiyor ama profesyonel olduklarını düşünüyoruz.
الوكالة لا تريد أن تفصح عن شيء، لكنّنا نعتقد أنّهما كانا محترفيْن.

Her üzgün olduğunda veya korktuğunda onların daima orada olduklarını unutma.
أيّان يصيبك الحزن أو الخوف، فاذكر أنّهما موجودان دومًا.

Onun hakkında fazla konuşmazdı ama bir gece laboratuvardayken... - ...bana ayrıldıklarını söylemişti.
لمْ تتحدّث كثيراً عن ذلك، لكن ذات ليلة مُتأخّرة في المُختبر أخبرتني أنّهما انفصلا.

Sadece söylediği Mısır sergisi açılışında ilk öpüşmelerini yaptıklarıydı ve bunun çok ateşli ve zor olduğunu söylemişti.
كلا ، مجرّد أنّهما تبادلا قبلتهما الأولى في افتتاح المعرض المصري... وأنّه كان مثيراً وعميقاً منذ ذلك الحين

onlar resmi çizerken, içeri geçip şu kuru fasulyeden biraz daha yiyelim.
مهلاً، في حين أنّهما تقومان بالرسم فربّما يجب أن نذهب ونأكل المزيد من الفلفل الحار

Kendisinin sevdiği kadar havaifişekleri sevdikleri için kavga ettiklerini sanıyordu.
ظنّ أنّ سبب ذلك هو أنّهما يحبّان الألعاب النارية بقدر ما يحبها هو

İkisi de çubuk şeklinde, ikisi de asite dayanıklı... ikisinin de ince bir gölgesi var tıpkı kapalı bir kapsül gibi.
كلتاهما على شكل عصويّ، مقاومات للأحماض .. كما أنّهما تملكان ظلّاً طفيفاً، تبدوان محفوظتان في كبسولة.

Üçgenin içinde bir yerde olmalılar. Tahminimce tam ortasındadırlar.
لا بدّ أنّهما بمكان ما في محيط المثلث، أخمّن أنّهما في منتصفه

Ben onlara kızdığımda da, seni daha çok sevdiklerini söylediler.
عندما كنت أتولى رعايتهما، كانتا تقولان أنّهما تحبّانك أكثر.

- Kahvaltıya gitmiş olabilirler mi?
أتعتقدين أنّهما خرجا لتناول الإفطار؟ لا أعلم.