Bir insanın nasıl tepki vereceğini tahmin etmek çok zordur. | Open Subtitles | أظنّ أنّه من الصعب التنبؤ بردّة فعل أحدهم |
Ölüysen eğer harcaması zordur derler. | Open Subtitles | يقولون أنّه من الصعب إنفاق المال عندما تكون ميّتاً |
Şimdi ise değiştiğini söylüyor. Ama bunu yapabilen bir adama güvenmek çok zordur. | Open Subtitles | والآن يقول بأنه قد تغيّر، ولكن الرجل الذي يفعل ذلك أجد أنّه من الصعب أن اثق به |
Çalıştırmanın bu kadar zor olduğunu bilseydim, hiç durdurmazdım. | Open Subtitles | لو كنت أعرف أنّه من الصعب تشغيله لما أوقفته من البداية |
Maria, emir vermen gerektiğini düşündüğün bir yerde emir almanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّه من الصعب عليك أن تتلقي الأوامر بينما تشعرين أنّ عليك إصدارها |
Yüzüne bakmakta zorlanıyorum. Çünkü suratına bir tane çakmayı çok istiyorum. | Open Subtitles | أجد أنّه من الصعب النظرُ إلى وجهك لأنّي أريدُ أن ألكمهُ بشدّة |
Her zaman sınırların içinde kalmak zordur. | Open Subtitles | الأمر برمته، أنّه من الصعب أن نظل دائمًا على الحدود |
Sizin için her şey demek olan birini bulmak zordur. | Open Subtitles | أعني أنّه من الصعب أن يجد المرء إنسانًا يعني له الدنيا وما فيها. |
"Hırpalamak" gibi laflar kullanırken sert çocukmuş gibi görünmek ne kadar zordur, bilir misin? | Open Subtitles | هل تعلم أنّه من الصعب أن تقول لرجلٍ ما كلمة "أحمق"؟ |
Nasıl hissetiğini biliyorum dediklerinde insanlara inanmak zordur. | Open Subtitles | أعلم أنّه من الصعب تصديق الناس عندما يقولون ... "أعرف ما تشعر به" |
Şunu demek istedim inandırıcı bir roman yazmak son derece zordur bir şekilde farklı olayları kurgulamak okuyucunun dikkatini çeker. | Open Subtitles | قصدتُ أنّه من الصعب جدّاً كتابة رواية مقنعة تمزج بين الحقيقة والخيال... -بطريقة تجذب إهتمام القارئ . |
Bugün bunları hayal etmek senin için zordur ancak bir dönem sıradan Amerikalılar, güvenlik ve canlarından endişeliydi, Ajan Smith. | Open Subtitles | أعلم أنّه من الصعب عليك تصوّر هذا اليوم، لكن كان هناك وقت... حيث كان المواطن العاديّ قلقاً بشأن أمانه وبقاؤه، عميل (سميث). |
Maria, emir vermen gerektiğini düşündüğün bir yerde emir almanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّه من الصعب عليك أن تتلقي الأوامر بينما تشعرين أنّ عليك إصدارها |
Gözetimde değilken bile yaptığımız işin ne kadar zor olduğunu biliyorum ama yine de bazılarınızın zaten tanıdığı İç İşleri'nden Detektif Ivan Lewis'e sıcak bir karşılama yapmanızı bekliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنّه من الصعب كفاية ما نفعله بدون مراقب علينا حينما نفعله ومع ذلك... أحبُ أن أرحب بالمحقق (إيفان لويس) من الشؤون الداخلية |
Hırsımı kontrol etmekte zorlanıyorum. Çok hırslı biriyimdir. | Open Subtitles | الأمر فقط هو أنّه من الصعب لي التحكم بإنفعالي، فأنا شخصٌ إنفعالي للغاية |
Nedense buna inanmakta zorlanıyorum. Teşekkürler. | Open Subtitles | بطريقة ما، أجد أنّه من الصعب تصديق ذلك |
Buna inanmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | أجد أنّه من الصعب تصديق ذلك. |