Efendim, alıcılar Silahın maksimum güce ulaştığını gösteriyor. | Open Subtitles | سيّدي، تتبيّن المجسّات أنّ السلاح يبلغ قدرته القصوى |
Bu küçük yarıklar, Silahın çok derine gittiğini gösteriyor sapı kemiğe vurduğunda, küçük yarıklara sebep olmuş. | Open Subtitles | هذه الكسور تشير أنّ السلاح دخل بعمق حيث ضرب المقبض العظام، وتسبّب بكسور دقيقة جداً |
Kanıtlar bu Silahın bir şeyden çok biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير الأدلّة إلى أنّ السلاح شخص أكثر منه غرض. |
Çizgilere bakılırsa Silahın düzensiz tırtıklı bir bıçağı varmış. | Open Subtitles | بناءاً على الحزوز، لابد أنّ السلاح يملك شفرة مُسنّنة غير منتظمة. |
Bizi öldürebilecek tek Silahın bizi bu hâle getiren silah olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّ السلاح الوحيد القادر على قتلنا هُو ما جعلنا هكذا. |
Silahın yiv desenleri ve mermilerin striyasyonu Charlotte Mitchell'ın cinayetinde kullanılan Silahın 2001'de de bir cinayette kullanıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | أنماط القذف والتقليم على الرصاص تشير أنّ السلاح المستخدم لقتل (شارلوت ميتشل) استخدم أيضاً في جريمة قتل عام 2001 |
- Irina Bogdanov. Ayrıca Silahın Murmansk yakınlarında olduğunu da söyledi. | Open Subtitles | كما أنّها أخبرتْني أنّ السلاح كان في مكانٍ قربَ "مورمانسك" |
Alıcılar Silahın dolduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تتبيّن مجسّاتنا أنّ السلاح جاهز تماماً المقّدم (كارتر) أريد أخباراً مطمئنة |
Silahın dolu olmadığını nereden biliyordun? | Open Subtitles | -كيف علمتَ أنّ السلاح من دون ذخيرة؟ |
- Silahın dolu olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | ولم أكن أعلم أنّ السلاح ملقّم |
Ajan Patterson'la, oralı bir işadamı olan Hamilton Cooper'ı öldüren Silahın aynı olduğunu söyleyince çok sevindi. | Open Subtitles | أسعدته عندما أخبرته أنّ السلاح الذي قتل العميل الخاص (باترسون)... كان نفسه المُستعمل في جريمة قتل لرجل أعمال محلي يدعى (هاميلتون كوبر). |