Üzgünüm ama gitmek zorundayım. zorunda olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | آسف لكن عليّ الذهاب، تعرفين أنّ عليّ ذلك. |
Hayır, hayır. Ona buradan çalışmak zorunda olduğumu söyledim ve bu bir yalandı. | Open Subtitles | كلا، أخبرته أنّ عليّ العمل من هنا وكانت تلك كذبة. |
Jeffrey'den intikam almak zorunda olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | "أيقنتُ أنّ عليّ أن أردّ الضربة لـ(جيفري)" |
Ama yoksan, gitsem iyi olacak. | Open Subtitles | ولكن اذا كنتِ لست معي فأعتقد أنّ عليّ أن أغادر |
Neden çağırdıklarını söylemediler ama gitsem iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | لمْ يُخبروني بالسبب، لكن أعتقد أنّ عليّ الذهاب. |
20 dakika bekledikten sonra gitmem gerektiğini mi kastediyorsun? | Open Subtitles | أيعني ذلك أنّ عليّ الانتظار لـ20 دقيقة، ثمّ الذهاب بأيّ حال؟ |
Evet, Lightman şu adamı kontrol etmek için sizin de benimle gelmeniz gerektiğini düşünüyor, o yüzden haydi gidelim. | Open Subtitles | حسنٌ ، (ليتمان) يظن أنّ عليّ أنتّ آتي بالأثنين للتحقيق معهما ، هيّا بنا. |
Ama burada, Miami'de onu tanıyan ve ona değer verip seven insanlarla birlikte bunu denemek zorunda olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | ولكنّي أدرك أنّ عليّ أن أحاول... هنا في (ميامي) مع الناس الذين عرفوها و... و... |
Babam, Symun Fossoway ile evlenmek zorunda olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | قال أبي أنّ عليّ تزوج (سيمون فوساوي) |
Sormak zorunda olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | -تعرفين أنّ عليّ طرح السؤال . |
Vaziyet öyleyken bir gün Wellington'ın uşakları kapıma gelip Dana'nın kürtaj olduğunu bir de bana bir çek verip şehirden ayrılmak zorunda olduğumu yoksa Wellington'ın beni mahvedeceğini söyledi. | Open Subtitles | لذا... لذا عندما جاء لبابي أحد رجال (ويلينغتون)، وقال لي أنّ (دانا) قامت بعمليّة إجهاض، وأعطاني شيكاً، وقال أنّ عليّ الخروج من المدينة وإلاّ فإنّ (ويلنغتون) سيُدمّر حياتي. |
Anne, gidip neler olduğuna baksam iyi olacak galiba. | Open Subtitles | ! أمّاه, أعتقد أنّ عليّ الذهاب وأرى ماذا يجري |
Temsilcimi arasam iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنّ عليّ التحدث مع وكيلي. |
Sanırım başka bir yere otursam daha iyi olacak. Aynen, ben de yemeğimi geri götüreceğim. | Open Subtitles | أعتقد أنّ عليّ الجلوس في مكان آخر - أجل، سآخذ غدائي إلى الوسط - |
Ben gelmesem iyi olacak. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّ عليّ السفر. |
Şimdi tekrar yalnız kalmam gerektiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | و الآن تقول أنّ عليّ أنْ أكون وحدي ثانيةً؟ |
Lavaboya gitmem gerektiğini hatırladım. | Open Subtitles | نعم، تذكرت فقط أنّ عليّ الذهاب إلى الحمام |
Gerçekten giymem gerektiğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ عليّ فعلا إرتداء... |