Gemide yaşam programı ile ilgili bazı endişeleriniz olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ لديكِ بعضَ المخاوفِ في برنامج الإقامة في السفينة. |
Kendine ait kurallarının olduğunu biliyorum ama sanırım onlar herkesin ölmesini kapsamıyor. | Open Subtitles | أعلمُ أنّ لديكِ قواعدكِ لكنّي أعتقد أنّها ستتماشى مع موت النّاس كافّةً. |
Birkaç saat müsait olduğunu söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | أعني ، لقد قلتِ أنّ لديكِ بضع ساعاتٍ ، أليس كذلك؟ |
İlk başta burda kalmak için ısrar ettiğinde, gizli bir amacın olduğundan kokmuştum. | Open Subtitles | عندما أتيتِ في البداية وأصررتِ على المكوث، كنتُ أخشى أنّ لديكِ أجندة سرّية. |
İşten ayrılma ödeneği daha elime geçmedi. Kayıtlarda doğru adresim ve telefon numaram var mı? | Open Subtitles | اسمعي ، لقد تلقيت شيكا مؤخرا وكنت آمل أن أتأكد أنّ لديكِ عنوان البريد و رقم هاتفي الصحيحين |
Burası bir mandıra çiftliği olduğuna göre sütünüz olduğunu düşünmem doğru mu? | Open Subtitles | بما أنّ هذه مزرعة ألبان، فللمرء أن يفترض بمأمن أنّ لديكِ حليباً، صحيح؟ |
Bu senin sevgilin olduğunu söyleme şeklin mi? | Open Subtitles | أتخبرينني بهذه الطريقة أنّ لديكِ عشيقاً؟ |
Dermatolojiye bu kadar ilgili olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أنّ لديكِ اهتماماً كبيراً بالجلديّة |
Nereye gideceğini sana sorardım ama senin bir terapist olarak sınırların olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كنتُ سأسألكِ أين ستذهبين لكني أعرف أنّ لديكِ حدوداً كطبيبة نفسية |
Bana paylaşamayacağın bir sırrın olduğunu söyledin. | Open Subtitles | وأعطيتُكِ اثنين وأخبرتني أنّ لديكِ سراً لا يمكنكِ إطلاعي عليه |
Gemide Yaşam Programı'yla ilgili bazı endişeleriniz olduğunu duygum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ لديكِ بعضَ المخاوفِ في برنامج الإقامة في السفينة. |
Birkaç saat müsait olduğunu söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | أعني ، لقد قلتِ أنّ لديكِ بضع ساعاتٍ ، أليس كذلك؟ |
Daha sorularınız olduğunu biliyorum dedektif. | Open Subtitles | أعرف أنّ لديكِ المزيد من الأسئلة أيّتها المُحققة. |
Dinle, bazıları büyük bir rolün olduğunu düşünebilir. | Open Subtitles | اصغي، ربّما يظنّ البعض أنّ لديكِ دورٌ جلل لتلعبيه في الحياة. |
Sende ihtiyacı olduğu, ona vereceğin bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنّ لديكِ شيء يحتاجه، شيء كنتِ ستُعطينه إيّاه. |
Aslında ofisten biri ile çıkmak istememenin bir sebebi olduğunu zannetmiştim. | Open Subtitles | ما قصدته هو أنّكِ لم تريدي أن تواعدي أحدًا من المكتب، وأفترض أنّ لديكِ سببًا لذلك. |
Davada yeni gelişmeler olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ لديكِ بعض المُستجدّات على القضيّة. |
Parmak ısırtan bir yüzünüzün olduğunu söylemeliyim Dedektif. | Open Subtitles | أتسمحين لي أن أقول أنّ لديكِ وجه مُدهش، أيّتها المُحققة؟ |
Sanırım bana bunun için bir açıklama borçlusun. | Open Subtitles | أعتقد أنّ لديكِ بعض التفسير عما حدث الآن |
Bence sende seks kaseti var. Aylık 90,000 dolar edecek değerde. | Open Subtitles | أظن أنّ لديكِ شريط جنسي، حيث دُفع بهِ 90 ألفاً مُنذ شهر. |
Burası bir mandıra olduğuna göre, sütünüz vardır herhalde. | Open Subtitles | بما أنّ هذه مزرعة ألبان، فللمرء أن يفترض بمأمن أنّ لديكِ حليباً، صحيح؟ |