ويكيبيديا

    "أنّ هناكَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bir
        
    • olduğunu
        
    - İnsanlara neden başka bir bilinç kaybı olacağını söylemediğimizi bir daha hatırlatsana. Open Subtitles قل لي ثانيةً لماذا لا نقول للناس أنّ هناكَ فقدان وعيٍ آخر قادم
    Ben de bir çocuğu daha vizelerde kopya çekerken yakaladım. Open Subtitles ظننتُ أنّ هناكَ طفل آخر يغشّ في إمتحانات نصف الفصل
    Bu heriflere dikkat etmeliyiz, bir şeylerden şüphelendiler! Open Subtitles يجِبّ علينا توخّي الحذر مِن هؤلاء لقدّ علِمُوا أنّ هناكَ شيّئاً خاطئاً
    Seni serbest bıraktıkları akşam,bir şeylerin yanlış olduğunu hissettin .. ama ne olduğuna emin olamadın,ama hissettin. Open Subtitles كنتَ تعرف أنّ هناكَ شيئا ما خاطىء ليلة تحريرك لم تعرف ما هو ، ولكنّك شعرت به
    Ve bunu yaptıklarında, benim hakkımda cinayetten arama emri olduğunu fark edecekler. Open Subtitles و عندها سيعلمون أنّ هناكَ مذكرّة توقيفٍ بحقّي بتهمة القتل.
    bir şeylerin ters gittini hissettim... Open Subtitles عرفتُ أنّ هناكَ شيئاً ما خاطىء ولكن لم أتمكّن من قول أي شيء
    Sadece işim bitene kadar. 5 Kasım'dan sonra bunun bir önemi kalmayacak. Open Subtitles -فقط حتى أنتهي، بعد الخامس من الشهر لا أعتقد أنّ هناكَ فرقًا.
    Evet, kabul ederdim... gerçekten de bir şeylerin değiştiğini düşünseydim. Open Subtitles نعم ، أودّ ذلك ، إذا كنتُ أعتقد فعلاً أنّ هناكَ أيّ شيء قد تغيّر
    Ne şanslıyım ki, evet demeyi seven sırma saçlı bir bakirem var. Open Subtitles من حسنِ حظّي أنّ هناكَ بتولاً بشعرٍ مسترسل تحبُّ أن توافقني في آرائي
    Ya nörolologlarım işi berbat etti ya da bizi dava ettiğinizde hastane avukatlarının ortaya çıkaracağı başka bir şey. Open Subtitles إمّا أنّ جرّاحه العصبيّ أخطأ أو أنّ هناكَ سبباً آخر ينبغي على محامي المشفى أن يخترعه حين تقاضيننا
    Onu sevdiğini söylemişsin. bir şeylerin fena hâlde ters gittiğini anlamış. Open Subtitles وقالت أنّكَ أخبرتها أنّكَ تحبّها ، ولقد أحسّت أنّ هناكَ شيء فظيع
    Pekala, aynı etkiyi yaratabilen başka bir alet daha olmalı. Open Subtitles حسناً ، لابدّ أنّ هناكَ جهاز آخر الذي يفعل الشيء نفسه
    Buradan bir çıkış yolu olmalı, değil mi? Open Subtitles حسناً ، لابدّ أنّ هناكَ وسيلة للخروج من هنا ، أليس كذلك؟
    Buradan bir çıkış yolu olmalı, değil mi? Open Subtitles حسناً ، لابدّ أنّ هناكَ وسيلة للخروج من هنا ، أليس كذلك؟
    bir şey kaybolsa, nişan yüzüğünde olduğu gibi hemen fark ederdi. Open Subtitles لكانت لاحظت أنّ هناكَ شيء مفقود، مثل خاتم الخطوبة
    - bir şeyler bulmuş olabileceklerini düşündük. - Terörist bir grubun vurmakla tehdit ettiğinin ve binlerce insanın tehlikede olduğunun farkına varın. Open Subtitles أنتما تدركان أنّ هناكَ خليّة إرهابيّة تهدّد بالضرب وحياة الآلاف قد تكون في خطر؟
    Etraftakilerin paraları görmesinin ya da insanlara evde daha çok olduğunu söylemenin ne kadar tehlikeli olduğunu düşünmezdi. Open Subtitles أو مدى خطورة إخبار الناس أنّ هناكَ الكثير من المال بالداخل
    Sabotaj olduğunu birinin yaratıklarımızla oynadığını mı düşünüyorsun? Open Subtitles أتظنّ أنّه خُرّب عمدًا؟ أتعتقد أنّ هناكَ شخصٌ يعبث بمخلوقاتنا؟
    Sabotaj olduğunu birinin yaratıklarımızla oynadığını mı düşünüyorsun? Open Subtitles أتظنّ أنّه خُرّب عمدًا؟ أتعتقد أنّ هناكَ شخصٌ يعبث بمخلوقاتنا؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد