Anlaşılan gece vakti para yatıran biri 100$'lık sahte banknot yatırmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ واحداً من مودعيهم الليليين دسّ ورقة 100 دولار مزيّفة. |
Şimdi farz edelim ki o masada ailenden biri ya da yakın bir arkadaşın oturuyor. | TED | الآن تخيّلوا أنّ واحداً من الأشخاص الجالسين إلى تلك الطاولة هو فرد من عائلتك أو صديقٌ مقرّب. |
En azından ayak izlerinden biri diğerinden daha küçük. | Open Subtitles | يبدو على الأقل أنّ واحداً . من آثار الأقدام هذه أصغر من الآخر |
İkimizden sadece birinin gerçek doktor olduğunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | لا بدّ أنّكِ تدركينَ أنّ واحداً منّا فقط هو الطبيب الحقيقي |
İkimizden sadece birinin hareketlerim üzerinde kontrolü olduğunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | ولا بدّ أنّك تدرك أنّ واحداً منّا فقط له سيطرة على أفعالي |
"Yunanistan'da, Olimpos Dağı'nın tepesinde Tanrılarla konuşabilen biri genellikle görülür." Belki de oraya gitmeliyiz. | Open Subtitles | في اليونان, عادةً يعتقدون أنّ واحداً بإستطاعته التحدث مع الآلهات من قمة جبل أوليمبيس يبدو أنه علينا الذهاب إلى هناك |
Ben şimdiye ikimizden biri kanun kaçağı olur diyordum. | Open Subtitles | قررت أنّ واحداً منا على الأقل سيكون في الجانب الآخر من القانون صحيح ؟ |
Eğer CDS’nin Amerika’da 68 çocukta bir çocuk olan mevcut tahmini doğruysa, o zaman otistikler dünyadaki en büyük azınlık gruplarından biri oluyorlar. | TED | إذا قدّر مركز مكافحة الأمراض حاليّا، أنّ واحداً من 68 طفلاً في أمريكا مصاباً، فهذا صحيح، يصنف المتوحّدون كأكبر أقلية في العالم. |
Bana iletilen bilgilere göre, kurbanlardan biri olay yerinde can verirken, diğeri hastaneye... | Open Subtitles | أُخبرت أنّ واحداً من الضحايا كان ميتاً تماماً في موقع الحدث ... أما الآخر |
Aramızdan biri yalan söylüyor demek ki. | Open Subtitles | حسناً ، هذا يعني أنّ واحداً منا يكذب |
Duydum ki siz Ufaklıklar'dan biri, Dorothy'e benim hâlâ yaşadığım haberini ulaştırmış. | Open Subtitles | سمعت أنّ واحداً مِنْ قوم "المنشكن" أخبر (دوروثي) أنّي ما أزال حيّة |
Eski ortaklarından biri Case Commerce'de olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ واحداً من شُركائه القديمين يعمل في (كايس كوميرس). |
Haklısın. Ve bunlardan biri Dan'in hazinesinin anahtarı. | Open Subtitles | أنت محق، وسأراهن أنّ واحداً منها هو المفتاح لمخبأ (دان). |
Eğer ömür-boyu yemişlerden biri James'in tahliye edileceğini biliyorduysa, sırf kötülüğünden bıçağa sarılmış olabilir. | Open Subtitles | تباً، لو أنّ واحداً من المحكوم عليهم مدى الحياة ، (علم أنّه سيُطلق سراح (جيمس . فلربما فزع و طعنه على حين غرّة |
Erkekler buraya aşağılanmak ve işkence için geliyor olabilir ama onlardan birinin fazla zorlanıp saldırganlaştığını düşünmek pek zor değil. | Open Subtitles | الرجال قد يأتون إلى هنا للإهانة والتعذيب لكن من السهل أن نتصور أنّ واحداً منهم ربما يكون قد دفعته بعيداً وانتقم |
- İki farklı su kaynağı, veya bu borularından birinin bir başka esrar tarlasına uzandığını düşündün mü? | Open Subtitles | ، مصدران مختلفان للماء أو تظن أنّ واحداً من هذه الأنابيب تقود لمزرعة حشيشٍ أخرى ؟ |
En büyük hayallerimden birinin ambulansa binmek olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل كنتِ تعلمين أنّ واحداً من أكبر أحلامي كان أن أركب سيّارة إسعاف؟ |
Bu şakacı heriflerden birinin mi yaptığını düşünüyorsun? | Open Subtitles | و تعتقد أنّ واحداً من هؤلاء، هو من فعلها ؟ |
Müdür yardımcısı, mutfak çalışanlarından birinin erken çıktığını söyledi. | Open Subtitles | أخبرني المدير المساعد للتو أنّ واحداً من عمال المطبخ غادر دوامه مبكراً. |