Bana yardım edebilecek tek kişinin Stormhold'da olduğuna... inanmak bile istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا رفضت أن أصدق أنه الشخص الوحيد في ستورمهولد الذي بامكانه أن يساعدني |
Kalbinde başka bir erkek olduğuna inanmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أصدق أنه هناك شخص آخر بقلبك |
O olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | .. كان من الصعب أن أصدق أنه هو |
Dört saatte işe uygun, yirmi üç adam bulduğuna inanmamı mı bekliyor? | Open Subtitles | ويتوقع أن أصدق أنه خلال أربع ساعات يصل بحكمة إلى مؤهلات توظيف 23 شخصاً |
Ölümsüz bir adamın ölmek istediğine inanmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقع أن أصدق أنه كان فانياً و أنه أراد الموت؟ |
O olduğuna inanmak istemedim de ondan. | Open Subtitles | لأنني لم أرد أن أصدق أنه هو الفاعل |
Sınavdan düşük aldığımda önce sorguya çekip sonra cezalandıran adamla bu adamın aynı kişi olduğuna inanmak gerçekten zor. | Open Subtitles | من الصعب أن أصدق أنه نفس الرجل، الذي كان يصحح لي الإملاء، ويعاقبني عندما أكتب، "أ" بدل "ب". |
Tüm bunlar için iyi sebeplerin olduğuna inanmak istiyorum ama onları açıklamazsan sana yardım edemem. | Open Subtitles | الآن، أنا أريد أن أصدق أنه كان لديك أسباب جيدة لكل هذا ولكن إذا لم تخبريني بتلك الأسباب فلا يُمكنني مساعدتك في الخروج من هنا |
İyi bir çocuk olduğuna inanmak istiyorum. | Open Subtitles | فقط أريد أن أصدق أنه فتى صالح |
Koca şehirde mucizevi biçimde yanında onu bulduğuna inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | وعليّ أن أصدق أنه من بين المدينة كلها قد ظهر لك هو مفاجأة ليكون بجوارك؟ |
Herkesi onun öldürdüğüne inanmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | تودّينني إذن أن أصدق أنه قتل الآخرين أجمعين؟ |
Gerçekten orada kimse olmadığına inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريد مني حقًا أن أصدق أنه لا يوجد أحد في الداخل؟ |
Bu işe bulaşmadığına inanmamı mı istiyorsun, Paul? | Open Subtitles | هل تريدني أن أصدق أنه لا شأن لك بهذا يا (بول)؟ |
Kaçıp gittiğine inanmamı mı istedin? | Open Subtitles | أردتني أن أصدق أنه تركك؟ |